Fevzî Gündoğdu  (F.G:) ©2017 Onur Vakfı
Görüşen  Kişi: Devim GECE (D.G:)

Görüşmeden Öğrenci Hareketleri ile ilgili bölüm:

1975 Eylül’ünde, Beyoğlu Ticaret Lisesi’ne kaydımı yap­tırdık. Aksaray’da Devrimci Gençlik Derneği (DGD) var­dı, oraya takılmaya başladık. Orada toplantılara katıldık

DGD’nin çalışmaları içerisinde aklımda kalan mesela etkin­liklerden bir tanesi, İran’daki Şaha karşı eylemlerdi. Gruplar dernekte toplandı, dörder beşerli gruplar halinde çıkıyoruz, her grubun birer sorumlusu var. Oldukça disiplinli, organize bir hareketti. Cağaloğlu’nda İran Konsolosluğu’nun önüne gittik, herkes bir anda toplandı, baktım 100-200 kişi çıktı, slogan attık, sonra aniden dağıldık. Buna benzer bir eylem yine Taksim’de yaptık. Bu bizim heyecanımızı etkilemeye başladı. Yürüyüşler olmaya başladı, yürüyüşlere gidiyoruz, Taksim çevresinde, Osmanbey, Harbiye’de orada birkaç gençlik yürüyüşleri oldu onlara katıldık. Yavaş yavaş ilgi­miz devrimcilerin içerisine kaymaya başladı lisedeyken. Bu arada okullarda boykotlar olmaya başladı, şu okulda boykot bu okulda boykot… Mayıs ayıydı, 1976. Biz de çalışmaya başladık, biz de okulu boykota götürelim! Orada tanıştığı­mız, görüştüğümüz, karşılaştığımız birkaç arkadaş var, on­larla birlikte o dönemdeki okul sorunları, eğitim sorunlarıyla ilgili okulumuzu boykota götürdük. O gün okulun kapısını kestik, öğrencileri almadık içeri. Boykot sürecinde bir grup ekip oluşturduk gazeteleri dolaştık, gazetelere bildirilerimizi götürdük, dağıttık. Yeni Ortam’a gittik, Cumhuriyet’e gittik, Milliyet’e gittik gruplar halinde… Yani siyasetin içerisine yavaş yavaş girip onların kurallarını öğrenmeye başladık. O dönemde birçok okul boykota gidiyordu, Yeni Ortam’da “fi­lan okul da boykota gitti” diye haber yapıldı..

Liseyi bitirdikten sonra yani 1976 baharında bir süre çalış­tım: Bir demirci deposunda çalıştım, demir yüklüyorduk indiriyorduk, vinçlerle yapıyordum. Onun dışında bir De­mir-döküm atölyesinde çalıştım, boya atölyesinde çalıştım, boya fabrikasında çalıştım fakat bunlar kısa dönemli çalış­malardı, tekrar üniversite sınavına hazırlık döneminde bu işlerde çalıştım. Bunları yaparken de işçi grevleri oluyor tabii. Bir yanda da artık lise bitti, devrimcilikle birlikte bunların haberlerini alıyoruz, işte Kardeş Elektrik’in grevi oldu. Ondan sonra Ağaç Sanayi işçileri grevi oldu. Mesela Ülker işçilerinin grevi vardı. Profilo işçileri direnişteydi, Profilo işçilerinin ziyaretine gittik. Yani öğrenci gençlik hareketinin içerisinde olduğumuz zamanda, böyle bir yan­dan da işçi grevlerine gitme, onları destekleme, onlarla birlikte olma, onlarla sorunları tartışma, o süreci birlikte yaşama anlayışımız vardı.

İstanbul ne de olsa bir işçi şehridir, birçok işçi grevi ve dire­nişleri oluyordu. Birçoklarını ziyaret ettik, görüşmelerimiz oldu… Biz yeni bir Harekettik, sendikalar içerisinde köklü ilişkilerimiz yoktu. O zamanki DİSK’in TKP, İGD ile ilişki­lerini hakikaten kıskanıyordum, onların sendikal olarak çok güçlü olması, kitle, işçi kesimiyle böyle güçlü bağları olma­sı, binlerce, yüz binlerce işçiyi harekete geçiriyor olması bizi çok etkiliyordu. Keza İbrahim’in 15-16 Haziran İşçi Dire­nişiyle ilgili bir değerlendirme yazısı vardı, o yazı da bizi çok etkileyen bir süreçti. Hareketin içerisinde işçi örgütlen­mesine büyük ilgi vardı esasen. İşçi örgütlenmesi çalışma­nın temeli gibi ele alınıyordu şehirlerde. Gençlik içerisinde çalışıyordu, birçok arkadaş da ben de! Ama ısrarla, gençlik sorumluluğu yaptığım dönemlerde, [pek çoğumuz] okulu bı­rakıp işçi kesimine katılmak istiyorduk.