Nazmiye Yılmaz (N.Y:) ©2017 Onur Vakfı
Görüşen Kişi: Devim GECE (D.G:)
Görüşmeden Yürüyüş ve Mitingler ile ilgili bölüm:
Yani askeriye geldi, araya girdi, o çok büyük bir eylemdi
N.Y: İsmail Hanoğlu’nun mitingi var şimdi, ölüm yıldönümünü anacağız. Erzincan’da da kısmi sıkıyönetim var ve gösterilere izin verilmiyor. Biz böyle bir işte organizasyon hazırladık, kaç, 10-15-20 otobüs ayarladık insanları, şeye gittik, Kelkit’e gittik, orada sıkıyönetim yok kısmi olarak, İsmail Hanoğlu’nun ölüm yıldönümünü anacağız. O şey içerisinde Ali Mete var, ben varım organizatörlerden, bir de Zeynel Demirçivi. Biz gittik orada neyse mitingimizi yaptık, sloganlar atıldı, insanlar işte otobüslerle geldi, Kelkit’teki insanlar da geldi katıldılar, büyük bir kalabalık oldu, güzel, görkemli bir şey oldu. Polis bizi göze kestirdi tabi üçümüzü. Orada bir arkadaşımızın evinde kaldık biz, o gün aynı kitleyle geri dönüp gitmedik, işte ertesi gün gideceğiz Erzincan’a. Bu anlattığım şeydir yani 78’e aittir, ben o zaman açığa alınmıştım yani o şeyden dolayı. Ertesi gün biz yolda giderken, tam minibüse binerken polis bizi aldı karakola götürdü.
N.Y: Aslında Erzincan’da ilk olaylar 75’in Şubat’ında oldu. Yani Alevilerin dükkânlarına saldırılar oldu. Cimin denen bir köy vardır, yeni adı Üzümlü’dür, bu köyden şehre inen insanlar Alevi dükkânlarını yağmaladı. Ertesi gün bütün Aleviler ayağa kalktılar, kitlesel bir eylem oldu. Yani askeriye geldi, araya girdi, o çok büyük bir eylemdi ama kansız sonuçlandı yani sonuçta Alevilerin bütün malları, dükkânları, her şeyleri yağmalandı 75’de. Daha sonra Kahramanmaraş katliamları, Çorum katliamları oldu. Tabi biz TÖB-DER olarak da Maraş olaylarını protesto etmek için bir günlük greve gittik. O zaman da bizi açığa aldılar yönetmelik kararıyla (gülüyor). Yani niye gittiniz, niye eylem yaptınız? Biz de haklı bir eylemdi, yani insanlar orada katledildi, orada bir hayli arkadaşımız açığa alındı, 1402 sayılı yasaya aykırı olarak. On6 ay sonra tekrar görevlerine iade edildiler, yani o Kahramanmaraş olayları katliamlarında biz öğretmenler derneği, öğretmenler olarak da bir günlük okula gitmeme, boykot şeyi aldık, kararı aldık ve mahkemelik olduk, evet.
D.G: Evet, peki hareketiniz ne yaptı yani örgütünüz, bir karar aldınız mı, bir eylem oldu mu, Erzincan’da bu durum nasıl karşılandı?
N.Y: E tabi ki yani her yapılan katliamda, her şeyde, bu Erzincan olaylarında bile yani insanlar öldürülmedi ama malları yağmalandı, insanlar ayağa kalktılar yani bütün siyasi yapılar birleştiler, şey yaptılar. Maraş olaylarında da yine aynı eylemler yapıldı, protestolar yapıldı, mitingler konuldu yani, evet. Ama o dönemde belki yani öyle şey korsan mitingler olduğu halde de yani öyle bir önde gelen şey, göze batanları alıyorlardı, sonra şey değildi yani, insanları toplamıyordu polis o dönemde yani. Tabi ki yani her katliamda, her şeyde hareket şey yapmıştır, eylem koymuştur ve yani kitlesel eylemler konulmuştur, öyle şey, basit eylemler yani küçük gruplar halinde değil yani büyük gruplar halinde eylemler olmuştur.
D.G: Evet. Peki, 1976 1 Mayıs’ı ve 1977 1 Mayıs’ını konuşalım. Siz sanırım o dönem Erzincan’daydınız, İstanbul’da…
N.Y: Biz o dönem Erzincan’daydık, o olay İstanbul’da yaşandı, 1 Mayıs Katliamı, yani hala bugüne kadar da insanların hafızalarından silinmiyor. Ama o konuda da işte devrimciler yani bütün yapılar bir araya gelerek bu konuyu tartıştı. Intercontinental Oteli’nden, ateş açıldığı, bilinçli olarak mı yapıldığı konuşuldu, bu konuda bildiriler dağıtıldı, kamuoyu bilinçlendirildi. Devlet bunu kasıtlı olarak yaptı ve 1 Mayıs’ı yasaklamak için yaptı.
D.G: Peki 76 ve 77’yi Erzincan’da nasıl geçirdiniz? 1 Mayıs’ta alanda neler yaşandı, nasıl hazırlandınız o 1 Mayıs’a kendi bölgenizde, parti olarak ya da neyse, TÖB-DER olarak?
N.Y: ’76 da , Parti olarak da giriyorduk, TÖB-DER bayrağı altında da giriliyordu, zaten o Katliamdan önceki dönemde normal 1 Mayıs mitingleri yapılıyordu. Katliamdan sonra da işte daha sonraki senelerde pek izin verilmedi gibime geliyor.
D.G: Evet, o, o dönemde açtığınız pankartlarda yani 76 ve 77c’de hatırlıyor musunuz ne yazardı, alanda kimler vardı? Efendime söyleyeyim neler yaşadığınız, biraz…
N.Y: Evet bütün siyasi partiler vardı. Herkes amblemiyle katılıyordu, TKPML TİKKO amblemi de vardı, Partizan amblemi de vardı.
D.G: Açık açık bu tarz…
N.Y: Tabi, tabi, şey de vardı yani TÖB-DER amblemi de vardı, tabi biz genellikle partinin amblemi altına giriyorduk ve bütün siyasetler öyleydi yani, herkesin bir amblemi vardı, illegal amblemler de vardı, legal kuruluşlardaki amblemler de vardı, insanlar açarak yürüyorlardı Tabi sonradan da yine patırtı gürültü…. İstanbul’daki 1 Mayıs’lar gibi göze batanlar yine toplanıyordu, toplatılıyordu yani.
D.G: Gözaltına mı alınıyorlardı?
N.Y: Tabi, tabi.
D.G: Yaşadınız mı hiç böyle bir gözaltı 1 Mayıs’tan sonra?
N.Y: 1 Mayıs’tan sonra ben yani 1 Mayıs eylemlerinde zaten polis beni tanıyordu yani, MİT beni tanıyordu, çünkü küçük bir yer, ne yapsanız görülüyor yani. Geliyor sizi buluyor, kapınıza geliyor, işte şu eylemde de vardın, bu eylemde de vardın. Ama diyorum bu izinli yani niye siz o zaman izin verdiniz?
Mesela, 1 Mayıs’ın dışında da İsmail Hanoğlu ’nu ölüm yıl dönümünüde anacağız. Ama, Erzincan’da kısmi sıkıyönetim var ve gösterilere izin verilmiyor. Biz böyle bir organizasyon hazırladık, kaç, 40-50 otobüs ayarladık Kelkit’e gittik. Orada sıkıyönetim yok. Organize edenler arasında ben varım, bir de Ali Mete ile Z. D. Biz gittik Kelkit’te mitingimizi yaptık. Sloganlar atıldı. Kelkit’teki insanlar da geldi katıldılar, büyük bir kalabalık oldu, güzel, görkemli bir anma oldu. Polis bizi (üçümüzü) göze kestirdi tabii. Orada bir arkadaşımızın evinde kaldık biz, o gün aynı kitleyle geri dönüp gitmedik, işte ertesi gün gideceğiz Erzincan’a. Bu anlattığım 78’e aittir, ben o zaman açığa alınmıştım. Ertesi gün biz yolda giderken, tam minibüse binerken polis bizi aldı karakola götürdü. V. Adlı bir emniyet amiri şey dedi, Ali Mete miting yönetiyor megafonla, vay, vay, vay dedi, siz böyle dedi, miting düzenlediniz, geldiniz burada yaptınız, ondan sonra da kitleyi gönderdiniz, siz de böyle sonradan gidiyorsunuz hiçbir şey olmamış gibi, bizim gözümüzden kaçacak! Şimdi Z. D.’ye soruyor, sen ne iş yapıyorsun? Ben üniversitede öğrenciyim komiserim diyor! Burada ne işiniz var bu mitingde. Ya işte ben burada bir yakınım vardı onu ziyarete gelmiştim de, böyle bir kitleyi de görünce onlarla beraber yürüdüm. Ali Mete’ye de şey diyor, ya Ali Mete bu küçük megafonla miting yönetilir mi? sen bana haber verseydin ben daha büyük bir şey hoperlör size verirdim yönetirdin.
Sen ne iş yapıyorsun dedi! Dedim ben ev kızıyım, okuryazarlığın var mı? Var biraz dedim. E dedi sen hiç babana acımıyor musun, bak bir işte çalışmıyorsun, etmiyorsun, ondan sonra da gelmiş buralarda miting yapıyorsun! Ama yakında Erzincan’a geliyorum dedi, ben dedi, görüşeceğiz sizin üçünüzle de beraber, çay getirdi ikram etti tabi, şimdi biz içiyoruz A. M. Arkadaş içmiyor. Ali Mete çayını iç diyor, ben senin çayını içmem! Ya iç diyor, ben diyor nasıl olsa Erzincan’a gelip senin çayını içeceğim. Böyle bir anekdotumuz da var yani. Ali Mete emniyet amirine Ben ne senin çayını içerim ne de Erzincan’da sana çay içiririm!
Bu komiser, Ali Mete’nin Erzincan da astığı pankartı indirmeye çalışırken ağır yaralandı.
D.G: Evet. İlginç yani Kelkit’e şey, miting yapmaya gidiyorsunuz.
N.Y: Biz yani hatırlamıyorum ama yani en az 40-50 otobüsle gittik, böyle insanlar bak oradan oraya mitinge geliyorlar.
D.G: Hem de İ. H.’nun ölüm yıldönümüyle ilgili.
N.Y: İ. H.’nun 20 Nisan’dı galiba.
D.G: Evet.
N.Y: Evet.
D.G: Güzel bir anekdot, buna benzer başka anekdotlarınız varsa buyurunuz.
N.Y: Şimdilik…