Mehmet Çobanoğlu (M.Ç) (1944) ©2017 Onur Vakfı
Görüşen Kişiler: : Meral Nergis ŞAHİN (M.N.Ş:) Devim GECE (D.G:)

Görüşmeden Öğrenci Hareketleri ile ilgili bölüm:

Proleter Devrimci Aydınlık öncesindeydi, PDA daha yoktu o zaman! Üniversiteye girdikten sonra örgütlenmeye baş­ladık… 1965 civarı, Türkiye İşçi Partisi yeni kurulmuştu, başında da Mehmet Ali Aybar vardı. Biz de ona sempati duyuyorduk…

TİP’in Aksaray şubesine giderdik, Çapa’y­la Aksaray birbirine yakındır, yürüyerek oraya giderdik… Bizim Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’nun 800 mevcudu vardı. “Haydi arkadaşlar yürüyüşe gidiyoruz” dediğimiz zaman da en az 500 kişi çıkıyordu, fakültedeki arkadaşlar bize hayret ediyorlardı, yani bu kadar insanı nasıl çıkarı­yorsunuz diye! Aramızda beş vakit namazını esirgemeyen arkadaşlarımız da vardı, onların inançları konusunda her­hangi bir sözümüz olmadı. Kaynaşık vaziyetteydik çünkü onlar bizi, biz de onları dışlamıyorduk … İbo (İbrahim Kay­pakkaya), bir gün, hadi Fikir Kulüpleri Federasyonu Ge­nel Merkezi’ne gidelim dedi. Beni aldı, oraya gittik, Veysi Sarısözen’le görüştük. İlk gidişimiz. Oradan tüzük örnek­lerini aldık… Onun sadece başlığını değiştirdik, “Çapa Yüksek Öğretmen Okulu Fikir Kulübü Federasyonu” diye yazdık… Kitap zaten okuyorduk… Çapa’da Fikir Kulüple­ri Federasyonu’nu kurduğumuz zaman kurucu üye olmak için, 40 kişiyle konuştuk, daha çok İbrahim konuştu… Biz üyeyiz, yeni üye alıyoruz. O zaman İbo’ya şunu söyledim, verdiğim tek akıl da odur: “Sen bu insanlara başlarına neler geleceğini de söyledin mi?” dedim. “Yok,” dedi “söyleme­dim!” “O zaman söyle,” dedim! Sonra, İbo “başınıza şunlar gelebilir, karakola girebilirsiniz, hapse atılırsınız, o zamana şunu yaparsınız, bunu yaparsınız,” diye hep anlattı… Fakir Baykurt’un kitaplarını yeni okuyan bir arkadaşımız, yeni başlayan bir arkadaşımız vardı Ş. K., İbo bunları anlatınca o şunu söyledi; “peki, bu arada canımı da isterler mi?” dedi! İbo dedi ki, “isteyebilirler!” Ş. K. “İyi o zaman beni de ya­zın,” dedi. Yani buraya gelenler o denli inançlı insanlardı. İbo onu da yazdı. İbo’ya benim siyasi anlamda verdiğim tek akıl odur. İbo benim gözümde gerçek anlamda bir dâhidir.

Türkiye’nin yetiştirdiği dâhi insanlardan biridir. Nereden bi­liyorsun diye sorduğunuz zaman da çok açık ve net şekilde söylüyorum, biz ona emrivaki yapardık problem çözmesi için, çözemediğimiz fizik, matematik problemlerini “çöze­ceksin” derdik, “iyi yapalım bari, kitabı da getir,” derdi. Ki­taba bakar şöyle hafif göz gezdirir, problemi tak tak çözerdi yani, ben İbo’nun karalama yaptığını hiç bilmiyorum.