Dernekleşme Öyküleri

Dernekler, ilgili mevzuata göre spesifik amaçları ve işlevleri olan kurumlar olarak bilinir ve bu yönüyle çok değişik toplumsal kesimlerin görünür hale gelmelerini sağlarlar. Kuruluş amaçları ve tüzükleri hem bu görünürlüğün hem de faaliyetlerinin sınırlarını belirler. Yasal çerçevede tanımlanmış olmaları nedeniyle genellikle bu sınırların dışına çıkamazlar ve bunu yaptıkları takdirde çeşitli müeyyidelerle karşılaşırlar.

Fakat 1970’li yılların dernekleri formel olarak böyle olmakla birlikte fiili olarak bu sınırların çok ötesinde kurumlar olarak işliyorlardı. Dönemin politik iklimi, kitleler içinde taraftar bulma ve örgütlenme için derneklerin son derece önemli araçlardan biri olmasını sağlamıştı. Hangi isim ve amaçla kurulmuş olurlarsa olsunlar hızla sözkonusu politik iklimin bir parçası haline geliyorlardı. Bu yüzden dernekleri olmayan bir siyasal hareket düşünülemezdi. Hatta her siyasal hareketin öncelikli işlerinden birisi ulaşılabilen her yerde birer dernek kurmaktı. Sonrası adeta kendiliğinden akıyordu. Dernekler seminerlerin, duvarlara yazı yazmanın, korsan gösterilerin, yürüyüşlerin ve mitinglerin örgütlendiği mekânlar haline geliyorlardı.

Devamını Oku