Feryal Sarıoğulları (F.S:) (1951) ©2017 Onur Vakfı
Görüşen Kişiler: Gülay Kayacan (G.K:) Tahir Bozkurt (T.B:)

Görüşmeden Fabrikalar Sendikalar Grevler ile ilgili bölümler:

F.S: Örgütün tanıdığı aileler Adana’da var idi birkaç aile idi bunlar onlar aracılığıyla en başta ulaştık işçilere tabi kurduğumuz o ilişkileri kullanarak farklı ilişkiler kuruldu. Yani salt o ailelerin çabası değil ama başlangıç öyle oldu.

Ne yapıyorduk? Genel bir propaganda, fabrikadaki durumla ilgili sohbetler, yayınları verme. Daha ileri işçilere örgütsel dokümanları ne kadar veriyorduk hatırlamıyorum ama bu şekilde bir çalışmaydı. Yani örgüte insan devşirmek yani ilk hedef o tabi ki yani o sınıf mücadelesine müdahil olacaksınız öyle bir hedef var ama bunun yolu önemli ölçüde sendikalardan geçiyordu halen de öyle tabi. Mesela bir konuda hiç perspektifimiz yoktu, bunu yapamadık ha bunun ötesinde şunu yaptık bazı kadınları işçi olarak fabrikalara girme şeklinde bir yol izledik, bu kadınların küçük bir kısmı lise mezunu kadınlardı.

Şöyle bir durum vardı Adana’da, iş bol, kadınlar müracaat ediyor ve hemen başlıyorlar fakat şey çok deneyimli mesela lise mezunu olduğunuz zaman. Çoğunluk tekstil fabrikaları zaten sizi hemen cımbız bölümüne yolluyorlar, cımbız bölümü şöyle bir şeydir, kumaşlar dokunur daha sonra ben tanıdım kendimde yaptım bir süre ama birazda şey, zevk için. Orada kumaştaki fazla iplikleri falan alırsınız, o bölüme yolluyorlar eğitim düzeyi düşük olanlarda fabrikanın değişik bölümlerine işte bobinaj, şusunuz, busunuz falan böyle bir çabamız oldu.

Mesela bir kadın arkadaş, o arkadaş ilkokul mezunuydu veya ortaokul mezunuydu, ilkokul mezunu olması daha büyük ihtimal. Kesim fabrikasına girdi ve gerçek bir militan oldu arkadaş halen tanıyorum o arkadaşı. Yine bir kadın arkadaş oda girdi ama o çok fazla çalışmadı hatırladığım kadarıyla böyle bir yöntemimizde vardı.

Görüşmeden Fabrikalar Sendikalar Grevler ile ilgili bölüm:

Mesela bir konuda hiç perspektifimiz yoktu, bunu yapamadık ha bunun ötesinde şunu yaptık bazı kadınları işçi olarak fabrikalara girme şeklinde bir yol izledik

F.S…….Adana’ya geldim yani benim için hayatımın en güzel iki yılı diyebilirim yani benim kişisel tarihimde önemli bir dönem oldu, bir sanayi kenti. O zaman fabrikalar şehrin içinde, binlerce işçi çalışıyor, Tekel, Çukobirlik, Özbucaklar, Sasalar, Bosalar muazzam bir şey, işçi kenti, bugünden çok farklı şimdiki Adana’dan işte işçi mahalleri hemen o fabrikaların etrafında, kadın işçiler çoğu Kürdistandan gelen işçilerdi bizim ilişki kurabildiğimiz, canlı bir hayat Adana gibi bir şehir böyle bir şehirde buldum kendimi.
Ben cezaevinden çıktıktan sonra hiç öğrenci çalışması yapmadım onlarda zorunlu ilişkiler dışında pek ilişkimde olmadı, işçiler içerisinde kadın işçiler içerisinde özellikle kadın işçiler içerisinde çalıştım ve kadınlarla ilgili gözlemlerim oldu, işçi kadınlarla ilgili ve de işçilerle ilgili,

G.K… Nasıl çalışıyordunuz? Yani fabrikaya girip onlarla birlikte çalışmadınız. Evlerinde ziyaret mi?

F.S…Hayır, hayır öyle bir şey yoktu tabi evlerinde ben uzun süre de kaldım yani hani dönem dönem benim evimin olmadığı işte bildiğimiz, tanıdığımız ailelerin yanında kaldığım dönemler oluyordu, yemeklerini biz yapardık hatta yaşlı insanlar biz genç insanlarız o zaman. Fakat tabi yanlış değerlendirmelerimiz oluyordu o zamanda görüyorduk da yani biraz da sevgi, şefkat, acıma karışımı bir şeydi daha yaşlı aileler açısından. Bizi korunacak, kollanacak bir tehlike anında ilk kurtarılacak nesneler gibi görüyorlardı, böyle bir çalışmaydı.

Bütün örgütler tabi Adana’da mevcuttu fakat dediğim gibi daha önce bahsetmiştim hani nasıl bir perspektifimiz olmalı, bu mesele çok ciddi tartışılmamıştı, ilişki kurmak işte dergiyi, kitapları vs okutmak biçiminde yani o işçileri örgüte kazandırmak gibi bir hedef. Hani sendikal faaliyet nasıl olacak hani işçi mücadelesi salt bize bağlı işçilerle yürütülecek bir şey değil yani sınıf nasıl örgütlenir durumları tabi gündeme geliyordu kendi içimizde o bölge yapıları içerisinde tartışılıyordu böyle bir faaliyet.
Bu bahsettiğim dönem tabi artık ayrışmanın yaşandığı, TİKKO ve Halkın Birliği olarak bölündüğümüz döneme denk geliyordu. Tabi ki yani TİKKO’cu arkadaşlarda sınıf içerisinde çalışıyordu onlarla orada karşılaşmamız oluyordu daha önceden tanıdığımız bir arkadaştı o, dostane ilişkilerdi yani aramızdaki. Ben kişi olarak hiçbir şey yaşamadım ayrıştığımız arkadaşlarla ilgili, sevgi, saygı çerçevesinde kendi adıma ayrıldım. Onların duygularını bilemem tabi ama çatışmaya varan bir şey olmadı. Bu tabi demokrasi adı altında incelenmesi gereken bir konu diye düşünüyorum ben.
Daha sonra yaşanan türden şeyler yaşanmadı yani itişip kakışma, tekme mekme gibi, suçlamalar, oda bir şiddet tabi, o şekilde yaşandı.

G.K… Bence burayı biraz açalım

F.S…Bence de açalım.

G.K… Yani iki şey açacağız biz buraya, bir de Kayseri yani mesela çok böyle pratik olarak işçileri nasıl örgütlüyordunuz? Şeyi anladım Kayseri’ye gidişinize de hareket karar verdi değil mi? Yani yönetim.

F.S…E tabi.

G.K… Pardon Adana’ya.

F.S…Evet, pardon Adana önerisini ben yapmış olabilirim yani tam hatırlamıyorum ama orada da bir kadın arkadaşa ihtiyaç olduğu açık yani.

G.K… Şey dediniz ya….

F.S… Şimdi daha önce örgütün tanıdığı aileler Adana’da var idi birkaç aile idi bunlar onlar aracılığıyla en başta ulaştık işçilere tabi kurduğumuz o ilişkileri kullanarak farklı ilişkiler kuruldu. Yani salt o ailelerin çabası değil ama başlangıç öyle oldu. Ne yapıyorduk? Genel bir propaganda, fabrikadaki durumla ilgili sohbetler, yayınları verme. Daha ileri işçilere örgütsel dokümanları ne kadar veriyorduk hatırlamıyorum ama bu şekilde bir çalışmaydı ama örneğin Halkın Kurtuluşu Adana’da en güçlü gruptu, TKP vardı yani TKP zaten sendikalarda örgütlü, fabrikalarda da örgütlüydü. Halkın Kurtuluşu, Halkın Yolu gibi gruplarda bizden farklı değildi yani örgüte insan devşirmek yani ilk hedef o tabi ki yani o sınıf mücadelesine müdahil olacaksınız öyle bir hedef var ama bunun yolu önemli ölçüde sendikalardan geçiyordu halen de öyle tabi. Mesela bir konuda hiç perspektifimiz yoktu, bunu yapamadık ha bunun ötesinde şunu yaptık bazı kadınları işçi olarak fabrikalara girme şeklinde bir yol izledik, bu kadınların küçük bir kısmı lise mezunu kadınlardı.
Şöyle bir durum vardı Adana’da, iş bol, kadınlar müracaat ediyor ve hemen başlıyorlar fakat şey çok deneyimli mesela lise mezunu olduğunuz zaman. Çoğunluk tekstil fabrikaları zaten sizi hemen cımbız bölümüne yolluyorlar, cımbız bölümü şöyle bir şeydir, kumaşlar dokunur daha sonra ben tanıdım kendimde yaptım bir süre ama birazda şey, zevk için. Orada kumaştaki fazla iplikleri falan alırsınız, o bölüme yolluyorlar eğitim düzeyi düşük olanlarda fabrikanın değişik bölümlerine işte bobinaj filan bölümüne…
Mesela bir kadın arkadaş, o arkadaş ilkokul mezunuydu veya ortaokul mezunuydu, ilkokul mezunu olması daha büyük ihtimal. Kesim fabrikasına girdi ve gerçek bir militan oldu arkadaş halen tanıyorum o arkadaşı. Yine bir kadın arkadaş oda girdi ama o çok fazla çalışmadı hatırladığım kadarıyla böyle bir yöntemimizde vardı.

G.K… Kadınları çalışmaları yönünde teşvik edip işe girmelerini sağlıyordunuz.

F.S…Tabi şöyle işe girmeleri son derece kolaydı, iş boldu ve ailelerde hani kadın çalışması konusunda çok tutucu değildi çünkü Adana’da işçilerin büyük bir bölümü kadın zaten, tekstil sektörü olduğu için birazda bundan kaynaklı ama mesela Sasa gibi fabrikalar daha çok eğitimli işçileri tercih ediyordu ve de çok seçiciydiler mesela oraya girme şansımız olmadı ama orayla bağlarımız vardı, bağ kurmayı becermiştik diyeyim.

G.K… İki yıl kaldınız Adana’da değil mi?

F.S…Evet, iki yıl kaldım.

G.K… Peki iki yıl boyunca mesela kaç evde kaldınız?

F.S…Şöyle örgüt evlerini kastediyorsanız birçok evde kaldım sayısını hatırlamıyorum ama bu evler daha çok işçilerin yoğun olduğu ve Kürtlerin yoğun olduğu yerlerdi. İşçilerin büyük bir bölümü tabi Kürt’tü. Adana’ya göç etmiş işçiler, 70’lerde gelen aileler. Hatta kendi başına gelen işçi kadınlar vardı. Genç 16-17 yaşında, ablalarının kimlikleri ile işe giriyorlar, fabrikalarda biliyordu aslında bunu, göz yumuyorlardı.
Bir işten çıkıp başka bir işe girme şansı büyüktü böyle bir ortamdı yani Adana. Ha kaç evde kaldığıma gelince dediğim gibi hatırlamıyorum. Ama şöyle mesela şeyler yapıyorduk. Bir kadın işçinin annesini annemiz olarak getirdik, öyle tanıştırdık ve de tembih ettik evi kızına dahi söylememesi için ve söylememiş. Ben kızını 40 yıl sonra görüp anlattığımda annesinin kendisine hiç bahsetmediğini söyledi yani illegaliteyi biliyordu anne –ki o zaman 65-70 yaşında bir kadın annesi, böyleydi. Evsiz kaldığımız zamanda dediğim gibi ailelerin yanında kalıyorduk bu konuda bir sıkıntı yoktu yani.

Geleneğin Belleği Ana Sayfa