Haydar Erdoğan (H.E:) (1950) ©2017 Onur Vakfı
Görüşen Kişi: Devim GECE (D.G:)

Görüşmeden Gecekondu Hareketleri ile ilgili bölüm:

1 Mayıs Mahallesi’nin şey olması Mustafa Kemal’e dönüşmesi zannederim 12 Eylül’den sonrası oldu.

H.E: Emekçi, Garip Şahin beraber 1 Mayıs Mahallesi kuruldu, yani şimdiki ismiyle Mustafa Kemal Mahallesi’nin kuruluşunda ilk gecekonduların yapıldığı dönemlerde biz katılıyorduk oraya, geliyorduk o insanların gecekondu yapmalarını şey yapıyorduk, yardımcı oluyorduk. Orada zaman zaman işte belli bir yerlerde oturuyorduk onlarla saz çalıyorduk, akşamları bazen toplanıyorduk sohbet ediyorduk halkla beraber, çay içiyorduk şey yapıyorduk, yani birebir o ortamın o şeyin içerisinde, o 1 Mayıs Mahallesi’nin o ilk döneminde biz Emekçi, Garip Şahin, biz hep böyle şey yapıyorduk, gelip gidiyorduk. Hatta biz de birer tane bir yer, biz, bir yer çevirmiştik ama belli bir dönem sonra bırakmak zorunda kaldık biz şey yaptık yani. O şeyin içerisinde 1 Mayıs Mahallesi’nin kuruluşunda ilk dönemlerde biz sıkı gidip geliyorduk, yani bütün siyasi farklılıkların hepsi aşağı yukarı oraya gelip gidiyordu, biz de onlar gibi gelip gidiyorduk yani o şeyde.

 

D.G: Peki, İstanbul’da 1 Mayıs Mahallesi, Gazi Mahallesi, Gülsuyu Mahallesi, işte örneğin Ankara’da 18 Mayıs Mahallesi ve benzeri gibi yerleşim yerleri var, semtler var. Bu bölgelerde halkın konut ihtiyacını karşılamaya dönük birtakım örgütlenmeler yapıldı, bu yerleşim yerlerinin oluşmasında bireysel katkınız hiç oldu mu, olduysa nasıl oldu? Hareketinizin bu yerleşim yerlerindeki çalışmalarına dönük bir bilginiz veya bir gözleminiz var mı, varsa ne gibi?

H.E: Emekçi, Garip Şahin beraber 1 Mayıs Mahallesi yani şimdiki ismiyle Mustafa Kemal Mahallesi’nin kuruluşunda gecekonduların yapıldığı ilk dönemlerde biz gidiyorduk o insanların gecekondu yapmalarına yardımcı oluyorduk.

 

D.G: Peki orası gerçekten bomboş bir arazi miydi?

H.E: Bomboş araziydi orası. Bomboş derken şimdi, Mustafa Kemal Mahallesi’nin ortası şeye doğru, yani Ümraniye’ye çıkıştan yani o köprü var, bilmiyorum şimdi köprü…

D.G: Var, var, hala var.

H.E: O köprüden daha beride, orada daha önce 1950’lerde yapılmış Sivaslıların olduğu beş on tane şey vardı, gecekondu vardı. Orada vardı, o Sivaslılar daha önce oraya yapmışlardı, Sivaslı, zannederim bir iki tane de Tokatlı vardı orada, ondan daha önce, çok, 1950’lerde işte o dönemlerde yapmışlar, yani 60’larda falan yapmışlardı, orada yaşıyordu insanlar, beş on tane ev vardı. Onun dışında etrafta, bomboş bir araziydi.

D.G: Peki insanlar nereden geldiler oraya yerleştiler? Yani İstanbul içerisinden mi, yoksa kendi köylerinden ve memleketlerinden mi? Nasıl kadrolaştı, yani bir anda nasıl doldu orası?

H.E: Yani genellikle şey, yani genellikle o, oraya yerleşenler, diyelim ki işte İstanbul’a ekmek kazanmak için geldiler. Belki gurbetçi olarak geldiler ama veyahut da sonra işte gurbetçilikten bıkıp da işte bir gideyim de orada yani çocuklarımla beraber olsun, işte bir köşede küçük bir handa kalan bilmem ne edelim, küçük bir evde beraber çocuklarıyla kalan insanları, yani yerleşim sorunu olan, konut sorunu olan insanlar burayı duyunca ister istemez… yani o genellikle dışarıdan gelmenin dışında, yani direkt köylerinden gelmenin dışında şeyden geldi, yani buraya daha önce gelip çalışmış, belli bir iş yapmış, ne bileyim seyyar satıcılık yapmış, işportacılık yapmış veyahut da bir yerde işçi olarak çalışıyor, hamallık yapan insanlar böyle özellikle geldiler, buradaki şey işte konut sahibi olayım diye. Onun dışında, tabi belli bir dönem sonra işte birileri de dışarıdan gelmiştir ama bu ne kadarını teşkil ediyordu onu bilemiyoruz. Ama genellikle, ben kendi çevremi söylüyorum, herkes, burada kirada oturan insanlar işte belli bir ve benim kendi çevremde genellikle işte seyyar satıcılık, işportacılıkla, bilmem işte işçilikle geçinen insanlardı. Herkes burayı duyunca işte konut sahibi olmayan insanlar geldiler, işte orada ben de bir yer çevireyim işte üç beş kuruş elinde varsa, briketini aldı, tuğlasını aldı bilmem ne yaptı, öyle bir şeye başladılar, öyle devam etti o şey.

D.G: Evet. Kaç konut yapıldığına dair ya da kaç gecekondu yapıldığına dair bir bilginiz var mı?

H.E: Onu hiç bilemiyorum ki, bilemiyorum.

D.G: Ortalama.

H.E: Bilemiyorum yani onu söylemek biraz şey olur, yani zor bir iş de o.

D.G: Yine yani… 1 Mayıs Mahallesi’nin kurulmasında gittiniz, katkınız oldu orada. Bu, bu mahallenin adı daha sonrasında Mustafa Kemal olarak değiştirildi biliyorsunuz. Bu değişiklik bir tesadüf müdür, yoksa mahallenin kuruluşuna katkısı olan hareketinizin Mustafa Kemal hakkındaki değerlendirmeleri mi hani etkili oldu? Bu konuya dair ne dersiniz?

H.E: Ha yani zannederim onu, onun nasıl olduğunu ben de bilmiyorum da şeydi, yani şimdi orada bir, belli bir şey vardı yani düzene karşı olan bir muhalif bir kitle vardı.

Büyük bir kitle de sonra, o 1 Mayıs Mahallesi küçük bir yer değil büyük bir şeydi. 1 Mayıs Mahallesi’nin şey olması Mustafa Kemal’e dönüşmesi zannederim 12 Eylül’den sonrası oldu, 12 Eylül’den sonra değiştirildi o. Yani daha önce değiştirilmesinin imkânı yok, çünkü orada tepki duyulacak ve kitle şey yapıyordu. Tam 12 Eylül geldikten sonra o da yardımcı oldu, yani 12 Eylül’de o hareket yani Türkiye’deki devrimci mücadele bastırıldı, oranın ismi de 1 Mayıs Mahallesi olmaktan çıktı, Mustafa Kemal… en doğrusu işte kimsenin… genellikle de işte şeydi, Alevi çevresiydi, Alevi çevresinin de şeyi, Alevi kitlesinin işte Atatürk’e, Mustafa Kemal’e biraz bakış açısı daha farklıdır, onlar daha böyle sempati duyarlar, herhalde onun için düşünülmüştür, bu benim kendi yorumum, onun için düşünülmüştür. Bir, yani Mustafa Kemal yaparsak, 1 Mayıs’tan şey yapıp Mustafa Kemal yaparsak daha da az tepki alırız diye düşünmüşlerdir ve Mustafa Kemal olarak değiştirildi.

D.G: Evet.

H.E: Yani daha önce belediye otobüslerinin üzerinde 1 Mayıs Mahallesi diye yazardı, belediye otobüslerinin üzerinde.

D.G: Aa!

H.E: Tabi canım, 1 Mayıs Mahallesi diye yazılırdı, yani o 12 Eylül’den önce öyleydi, sonradan şey oldu, sonradan Mustafa Kemal olarak değiştirildi.

Geleneğin Belleği Ana Sayfa