İsmail Göksu (İ.G:) (1953) ©2017 Onur Vakfı
Görüşen Kişi: : Devim GECE (D.G:) 

Görüşmeden Gecekondu Hareketleri ile ilgili bölüm:

 

Oradaki uygulamalardan çok kısa bahsederek anlayışımızı hem gerek test etme anlamında gerekse yol açtığı sonuçlar noktasında zikretmek istiyorum.

(İ.G:) Derince’de 78-79 yıllarında gecekondulaşma hız almıştı, yukarıda bizim Esentepe diye bildiğimiz daha çok Doğu Güneydoğu kesiminin göç ettiği ve daha sonrada sıfırdan bir mahalle olarak kurduğumuz Erzurum Mahallesi bölgesi otobanın üst tarafı diye geçer, oradaki uygulamalardan çok kısaca bahsederek anlayışımızı hem gerek test etme anlamında gerekse yol açtığı sonuçlar noktasında zikretmek istiyorum.

Şimdi Esentepe ve Erzurum mahallesindeki daha çok Esentepe mahallesinde Erzurum Mahallesi henüz kuruluş aşamasında göç gelen dalgayı evlere yerleştiriyoruz, onlara gecekondu yapıyoruz. Hem gecekondu yapıyoruz hem elektriklerini getiriyoruz hem malzemelerini taşıyoruz hem dışarıdan yardım topluyoruz, gelen insan aman bizim kitlemiz olsun, bize bağlı olsun bir evi olsun bizim de onlar üzerinden çalışmalarımızı örgütlemelerimizi daha rahat yapabilelim mantığı daha çabuk örgütleyebilelim mantığı hâkim. Şimdi böyle olduğu için insanları hazıra alıştırdık. Yani biz sosyal toplumsal dönüşümü sağlayacak devrimciler öncüler, öncü demeyelim, devrimciler hatta komünistler, sosyalistler vs kabul etmeleri yerine pragmatik bir biçimde bizim üzerimizden faydalanma yolunu seçtiler, nitekim bu hemen darbe sonrasında 1 Mayıs mahallesinde görülmüştür. Mustafa Kemal mahallesinin dönüşümü sadece ismen değil aynı zamanda içinde yaşayan kitleler açısından da olmuştur o dönüşüm, çok hızlı bir biçimde olmuştur.

“Bu arada geçerken şunu atlamayayım, bu gecekondu mahallelerindeki çalışmalarımız buna paralel olarak var olan çalışmalarımızı da bir eleştirel gözle gözlemlersek, Derince’de Esentepe ve Erzurum mahallelerinin kuruluş aşamasında ben oradaydım bizzat. 1 Mayıs’ı bir ölçüde sadece dışarıdan gelip giderek biliyorum ama orada biz bir siyasi örgütten daha fazla insanların barınma sorununa odaklandık.

Şimdi demin İzocam meselesinde İzocam sürecini anlatırken aynı zamanda bölgedeki gecekondu faaliyetlerine de değinmek istedim, ancak gecekondu faaliyetlerimizin gecekondu çalışmamızın başlangıçtan alarak yani kendimle sınırlı olarak söylüyorum, gecekondular arasındaki sakat anlayışları veya yanlış uygulamaları o dönemden vurgulayarak alırsam İzocam sürecini daha iyi anlarız diye geri dönüyorum.

Derince’de1978-79 yıllarında gecekondulaşma hız almıştı yukarıda bizim Esentepe diye bildiğimiz daha çok Doğu-Güneydoğu kesiminin göç ettiği ve daha sonrada sıfırdan bir mahalle olarak kurduğumuz Erzurum Mahallesi bölgesi otobanın üst tarafı diye geçer. Oradaki uygulamalardan çok kısa bahsederek anlayışımızı hem gerek test etme anlamında gerekse yol açtığı sonuçlar noktasında zikretmek istiyorum.

Esentepe ve Erzurum mahallesinde, ki daha çok Esentepe mahallesinde Erzurum Mahallesi henüz kuruluş aşamasında.Göç gelen dalgayı evlere yerleştiriyoruz onlara gecekondu yapıyoruz. Hem gecekondu yapıyoruz hem elektriklerini getiriyoruz hem malzemelerini taşıyoruz hem dışarıdan yardım topluyoruz, gelen insan aman bizim insanımız olsun bize bağlı olsun bir evi olsun bizimde onlar üzerinden çalışmalarımızı örgütlemelerimizi daha rahat yapabilelim mantığı daha çabuk örgütleyebilelim mantığı hâkim. Şimdi böyle olduğu için insanlar hazıra alıştı yani biz sosyal toplumsal dönüşümü sağlayacak devrimciler, öncüler…Öncü demeyelim, devrimciler hatta komünistler ve sosyalistler vs kabul etmeleri yerine pragmatik bir biçimde bizim üzerimizden faydalanma yolunu seçtiler nitekim bu hemen darbe sonrasında 1 Mayıs mahallesinde görülmüştür. Mustafa Kemal mahallesinin dönüşümü sadece ismen değil aynı zamanda içinde yaşayan kitleler açısından da olmuştur o dönüşüm çok hızlı bir biçimde gerçekleşmiştir.

Gelelim Esentepe ve Erzurum mahallesine, oralarda hem kitlenin fiziki ihtiyaçlarını gideriyoruz hem orada barınabilmeleri için devletin saldırılarını göğüslemeye, zaman zaman çatışmaya girerek vs, insanları da belki biraz feda ederek, orada yerleşik bir bölge yaratmanın bedelini ağır ödüyoruz. Yani o bedelin ağırlığı şurada kazandığımız insanlar bizim taraftarımız olarak hem bilinçlenip hem o mücadeleye kanalize olacak tarzda gelişmiyor çok azı içinden çıkıyor çoğu daha sonra gördüğümüz o günler belki bunu fark edemiyorduk ama daha sonra gördüğümüz şekilde bizden faydalanarak orada yerleşik kendi düzenlerini kurma doğrultusunda geliştiriyorlar hayatlarını. Nitekim bilinçleri de aynı şekilde feodal.

Yani biz orada feodal ilişkileri çözmüyoruz, feodal ilişkileri bir anlamda kalıcı hale getiriyoruz. Tek katkımız onların o yerleşik düzenlerini giderebilmeleri için ihtiyaçlarını karşılamak haline geliyor. Siyasi eğitim bu noktada çok zayıf kalıyor, yani biz o alanları değişik siyasetlerle tartışma alanları olarak çok daha rahat, çok daha özgür biçimde yapabilme koşullarını bir ölçüde geliştiriyoruz, öyle bakıldı.

Yani ne yazık ki sonradan bu insanların çoğu hepimizin bildiği gibi buraları müteahhide verdiler ve ekonomik durumlarında sıçrama gerçekleştirdiler. İçeri düşen insanların yanında olmadılar, yani ailelerimizin koştuğu mücadele ettiği yerlerde onlara destek olmadılar onlara bir katkı sunmadılar arayıp sormadılar bile. Yani bu, dolayısıyla bizim örgütlenmemizin yeterince Marksist-Leninist temelde olmadığının ifadesidir.

Biz, ben o dönemden belki biraz daha dersler alarak Dilovası bölgesinde İzocam çalışmalarında bu yanı geride bırakarak yani işin fiili hamallık bölümünü atlayarak örgütlenme yapmaya çalışmışımdır. Nitekim çok güzel sonuçlarda elde ettik yani insanların uzun süreli kalıcı bak halen şu anda bile gittiğimde bir kısım insanlarla halen görüşebiliyorum orada. Yani halen beni çok saygın bir şekilde karşılayabiliyorlar görüşebiliyorlar zaman zaman internet üzerinden de iletişimimiz oluyor.”

Peki örneğin yine o döneme dair İstanbul’da 1 Mayıs mahallesi, Gazi Mahallesi, Gülsuyu Mahallesi Ankara’da 18 Mayıs mahallesinin halkın konut ihtiyacına dönük bir çalışma vardı bu yerleşim yerlerinde. Bu yerleşim yerlerinin kurulmasına bireysel katkınız oldu mu kısaca onu sormak istiyorum. Olduysa nasıl oldu? Hareketinizin bu yerlerdeki çalışmalarıyla ilgili bilginiz gözleminiz varsa nedir?

“Konuşmamın başında buna aslında değinmiştik. Oldu, benim bizzat organize ettiğim bölge mahallede oldu. Mesela yukarıda Erzurum Mahallesi, Derince’de üst tarafta Erzurum Mahallesi, Esentepe gibi 1 Mayıs’a katkı sunmak için zaman zaman gitmemiz gibi.

Bu tür mahalle kurma ve mahallede konut oluşturma, orada ikamet sağlama, gelen göçleri düzenli yerleştirme gibi planlamalar dâhil konutların oluşturulması, onlara elektrik getirilmesi, onların su ihtiyaçlarının karşılanması gibi belediyecilik hizmetine varılan katkılar dâhil evet bu tür yerlerde bu tür gecekondu mahallerinde katkımız oldu. Doğru muydu? Çok az bir miktar bir yere kadar yanlış mıydı? Yanlıştı.

İnsanları faydacı bir biçimde organize ettik. Yani biz onlardan faydalanmak için onları örgütlemek için bir an önce örgütleyebilmek için kendi bünyemizde örgütleyebilmek için o örgütlenmeyi aşırıya kaçırdık. Yani bir anlamda abartıldı onlar da bizi kullanarak ev sahibi oldular daha sonra da yani bu darbeden sonra da zaten birçoğu sahibi oldukları gecekonduları iki kat, üç daire vererek bir anlamda ekonomik durumlarında sınıf atladılar.”

1 Mayıs Mahallesi

“Daha enteresan bir deneyim o. Ben birkaç kez katıldım oradaki tartışmalara oradaki oluşumlara oradaki mahalle kurma çalışmalarına. Şunu gördüm yani hemen hemen bütün siyasetçilerin temsilcilerinin var olduğu bir yerdi. Köşe kapmaca vardı orada.

Yani içeri giriş çıkışlar kontrol ediliyordu ve siyasetçiler arasında ciddi sürtüşmelere yol açıyordu bu durum. Yani köşe kapamaca derken sanki bir anlamda parsel kazanma gibi, yani bu parseli biz öbür parseli siz gibi zaman zaman tartışmalar çığırından çıkıyordu. Yani fiili kavgalara kadar varıyordu iyi bir örnekleme olmadı orada devrimciler arasında böyle yerlerin kurulması için gerekli dayanışma paylaşma hoşgörü anlayışı çok cılızdı. Daha çok baskın, yani egemen olan taraf çatışmaydı iç çatışmaydı. Bu çatışma zaman zaman silahlı biçimlere bile bürünebildi.”

1 Mayıs Mahallesi’nin kurulunda diğer sol siyasal yapılarla ilişkiler

“Türkiye devrimci hareketinin en büyük handikabı çok fazla siyasi bölünmenin var olması ve siyasi bölünmeler arasında geri dönüşlerin olmayacağı olamayacağı şeklinde aslında halk içinde uzlaşabilir çelişkilerin görüntüde ve uygulamada uzlaşmaz hale getirilmesidir.

En büyük handikap budur ne yazık ki devrimci güçler böyle bölünerek heba olmuştur, heba edilmiştir. Siyaseten bölünebilirsiniz, siyaseten farklı noktalara gidebilirsiniz farklı siyasi çizgilere anlayışlara görüşlere sahip olmak son derece doğaldır ülkenin kendi yapısal özelliklerinden kaynaklanmaktadır ve siyasi algılamalardan kaynaklıdır. Ama bütün bunlara rağmen halk içerisindeki çelişkilerin barışçı, uzlaşılabilir çelişkiler, barışçıl yöntemlerle giderilebilir çelişkiler olması gerçeğini dikkate alarak daha yumuşak geçişler yapılabilirdi daha uzun ittifaklar kurulabilirdi daha kararlı birliktelikler oluşturulabilirdi.

Ama hareketlerin gelişmemiş olması yani siyaseten ne yazık ki hareketi yönlendiren kadroların zafiyetlerinin bu düzeyde olgun olmayışlarının bir yansıması da bu alanlarda oldu. Ne yazık ki o birliktelikler doğru dürüst kurulamadı, ciddi ayrılıklar meydana geldi ve ondan sonra zaten birleşmek yerine sürekli bölerek, bölünerek çoğaldı. Kendi hareketimiz de bunlardan bir tanesidir. Biliyorsunuz defalarca birtakım ayrılıklar oldu hala da olmakta.

Yani temel çelişkilerle taktik çelişkileri ayıramayıp taktiğin üzerinde anlaşılabilie uzlaşılabilir çözülebilir taktik ayrılıkları uzlaşmaz çelişkiler haline getirip ayrılmakta ne yazık ki Türkiye devrimci hareket üzerine yok. Yani bunu bir zafiyet olarak Türkiye’nin özgül bir zafiyeti olarak söyleyebilirim.”

1 Mayıs Mahallesi’nin adının ‘Mustafa Kemal’ olarak değiştirilmesi

“Enteresandır, ben darbe sürecinde cezaevindeydim ve bunu radyodan mı işte bir yerden dinledik 1 Mayıs Mahallesi’nin adı ‘Mustafa Kemal’ oldu diye. İlk aklıma gelen de bu olmuştu benim, acaba özellikle mi bize karşı bir rövanş alma girişimi mi diye.

Sonradan daha sağlıklı düşündüğümde böyle olmadığını, ben kendi açımdan düşündüm çünkü oraya yerleştirdiğimiz kesim demin dediğim nedenlerden dolayı ne yazık ki halk açısından siyasallaştıramadıklarımızdı. Taraftar hale getirdiğimiz, ama bize ait, harekete ait hale getiremediğimiz bir kesimin göç alan bir kesimin o siyasallaşamamaktan kaynaklı çok çabuk dönülen bir mahalle oldu orası. Mustafa Kemal adını belki de hak etti sonraki gelişmelerle birlikte nitekim sonradan MHP bile belediye başkanlığı yaptı.

Şimdi o dönemin ordu yönetimi, askeri yönetimi her kilidi Mustafa Kemal anahtarıyla açmayı benimsemiş ve kendi zulmünü Atatürkçülük kılıfıyla perdelemeye çalışmıştı. Atatürk inkılap ve ilkelerini hayatın her alanına kendi anlayışları doğrultusunda uygulayarak orada ortaya çıkacak başkaldırıyı ideolojik olarak önceden önlemeye dönük bir atraksiyon olarak bu alanı bu yönelimi kullanan bir idare şekli gösterdi. Mustafa Kemal Mahallesi’ni de çok politize oldu zannedilen çok aşırı politize oldu sanılan 1 Mayıs mahallesinin başka bir politizasyonla nötralize etmenin bir aracı olarak bunu kullandığını düşünüyorum.”

Geleneğin Belleği Ana Sayfa