Muzaffer Bal (M.B:) (1948) ©2017 Onur Vakfı
Görüşen Kişiler: Yücel DEMİRER (Y.D:) Devim GECE (D.G:) Özer İNAL (Ö.İ:)

Görüşmeden Yürüyüş ve Mitingler ile ilgili bölüm:

76 1 Mayıs’ı çok sakin geçti.

M.B: 1976 1 Mayıs’ı DİSK kutlamıyordu, yani böyle bir programı yoktu, devrimci sağlık-işle biz böyle bir karar aldık. İleri Maden-İş olarak müracaat edelim dedik, diğer sendikalar katılır, Devrimci Sağlık-İş üzerinden müracaat ettik bu duyuluyor DİSK içerisinde ve DİSK bizden önce müracaat etti, bizim de zaten amaç onları teşvik etmekti ve orada 76 1 Mayıs’ı çok sakin ve zaten Beşiktaş’ta başladı Dolmabahçe yolundan Taksim’e çıkıldı, sakin bir yürüyüş oldu, orada bir şey yoktu, 77 1 Mayıs’ında ciddi bir problem var, yani herkes konuşur, hepimiz konuşuyoruz, hepimiz içindeydik.

M.B: “Bizim ortaokul döneminde en hareketli şey Kıbrıs olayları vardı, Kıbrıs olaylarını da işte benim okuduğum Efeli idi şuydu buydu hatta Bozkurtlar Diriliyor, Bozkurtlar Ölüyor kitapları falan okuyordum ortaokulun başında. Onlarında o milliyetçi şeyiyle Kıbrıs olaylarına katılıyordum.Hiç unutmadığım, Cağaloğlu’nda Valiliğin orada aşağıya inerken Sirkeci’ye inerken baktım polisler karşıladı, fakat böyle çok saldırgan değil yani şimdi hatırladığım kadarıyla önce bir yolu kestiler sonra devam edildi sonra kenarlara dizildi böyle garip garip atlar, atların üzerinde polisler işte…”

“Kıbrıs olaylarını savunan Rumlara karşı yapılan eylemler.”

“Ya taksim ya Kıbrıs…  ya bölünecek ya da Kıbrıs tamamen Türklerin olacak diye sloganlarla yürünen şeylerdi ortaokulda, fırsat buldukça onlara katıldım.”

“Şimdi yani 76 1 Mayıs’ından başlarsak 1976 1 Mayıs’ı DİSK kutlamıyordu yani böyle bir programı yoktu Devrimci Sağlık-İş ile biz, İleri Maden-İş olarak bir karar aldık. Miting için Müracaat edelim dedik, diğer sendikalar da katılır, Devrimci Sağlık-İş üzerinden müracaat ettik. Bu duyuluyor DİSK içerisinde ve DİSK bizden önce müracaat etti bizim de zaten amacımız onları teşvik etmekti ve orada 76 1 Mayıs’ı çok sakin geçti. Zaten Beşiktaş’ta başladı Dolmabahçe yolundan Taksim’e çıkıldı, sakin bir yürüyüş oldu. 77 1 Mayıs’ında ciddi bir problem var yani herkes konuşur, hepimiz konuşuyoruz, hepimiz içindeydik. Benim şahsi görüşüm iki taraf ortalığı çok gerdi biri TKP ve onun vasıtasıyla  DİSK diğeri de devlet. Her ikisi de gerdi her ikisi de Maocuları alana sokmayacağız diye gerdi. Maocular, içinde Maocu olmayanlar da var hatta Maocular dediğimiz yani daha solda radikal sol kesim. O iki gerilimin içerisinde devlet de bunu körükledi, ondan yararlanma durumu ortaya çıktı yani bir taraf diyor ki ben gireceğim diyor, bir taraf diyor ki ben seni koymayacağım. Devlet de tam bu iki şeyi daha da körükleyerek yararlanmaya çalıştı biz o zaman yani benim artık tamamen örgütsel bağlarım kalmamıştı farklı şeyler tartışıyorduk kendi aramızda. Haşmet Zeybek ile biz birkaç dergiye gittik ve bunu anlattık dedik ki Taksim’e gitmek tehlikeli yani çatışma çıkacak. Mesela Kurtuluş o zaman çıkıyordu oraya da gittik gittiğimiz her dergide söylenen söz şuydu biz işçi sınıfının yanında olacağız, biz gideceğiz kimse çatışma çıkarmaz ayrı yerde kutlamak doğru olmaz. Biz ayrı yerde kutlanmasını önermiştik. Ve o gün geldi hareket edildi çok kalabalıktı, ben meydana sokulmayacak grupla yürüyordum ve en öndeydim Haşmet Zeybek ben ve bir grup arkadaş biraz da yaştan avantajlıydık önde tecrübeli yürüyorduk. Tam Taksim’e çıkış noktasına geldiğimizde patlamalar başladı, darmadağın oldu meydanı zor görebildik o silahlar nereden geldi ne oldu onu göremedik, hiçbirimiz göremedik en önde bizdik bizim yürüyüş kolu göremedi. Fakat İntercontinental Oteli’nin boşaltıldığının biz istihbaratını almıştık çünkü benim orada kayınbiraderim çalışıyordu, orada iaşe müdürüydü o söylemişti. O da siyasi bir arkadaş, o otelin boşaldığını ve polisin yerleştiğini söylemişti, silahın oradan atıldığını. Patlamaya rağmen içeri girmeye çalışılıyor, gelenleri geri çevirmeye çalıştık o ara polis baskınıyla da tamamen geri püskürttük. Müthiş bir panik, yani inanılmayacak derecede bir panik çünkü görevliler var mesela koluna kırmızı görevli bantları falan konulmuş görevli o bantla kaçıyor biz onları söküp söküp atıyorduk çünkü onları alıyor, topluyor polis. Polisin topladığı bir şey var, çünkü onlar kesin artık bir grubun adamı olduğu kanısına varıyor ve onları topluyordu ben aşağı yukarı meydan boşalana kadar o bölgedeydim. Meydan boşaldı, sokağa çıkma yasağı ilan edildi ben oradan Aksaray’a döndüm. Aksaray’da bir arkadaşın evine gittim, fakat evden merak ediyorlar çünkü televizyonlar vermeye başladı ölüler, yaralı sayısı filan. Ben tedirgin olmaya başladım, yani çünkü mahalleden gelenler döndü büyük ihtimalle. Biz onları sağ kurtardık, gönderdiğimi hatırlıyorum orada konuşuyorduk ben gideceğim dedim eve ama Aksaray’dan Hisarüstüne gitmek çok büyük bir risk sokağa çıkma yasağı var. Karadenizliler Derneği vardı dedik gidip televizyon izleyelim. Oflu bir arkadaşım vardı onunla beraber gittik orada öyle konuşuyorduk Oflu arkadaş dedi ki seni Hisarüstüne bırakacağız. Of belediye başkanının oğlu A.S., İstanbul Teknik Üniversitesi’ndendi. Hakikaten onların bir şoförü varmış beni bir yerlerden götürdü ben yılların İstanbullusu olduğum halde götürdü bir tek Etiler’de polisle karşılaştık onu da çok hızlı bir şekilde vurup geçti ondan sonra beni eve bıraktı. Orada ben her iki tarafın da hataları olduğunu düşünüyorum yani hem DİSK’te büyük hatalar olmuştu yani sokmama üzerine kararlılık hem de girmek isteyen işte o dönem Maocu dedikleri işte bunun içerisinde Halkın Kurtuluşu hepsi var onlar ısrarla girmek istediklerini söylediler. Ve iki grubun bu gergin yapısından devlet yararlandı. Devlet zaten projesini tamamen buna göre oturtmuştu, yani iki grup çatışacak biz oradan müdahale edeceğiz. İki grup çatışmadan o müdahale etti. Kazancı yokuşunda esas yoğunlaştı biz halbuki Sular İdaresi’nin arkasından Tarlabaşı’ndan geldiğimiz için onu çok net göremedik bazı arkadaşlar arkadan dolanıp girmeye çalışmış ben daha sonra öğrendim bunları.”

Geleneğin Belleği Ana Sayfa