Muzaffer Öztürk (M.Ö:) (1957) ©2017 Onur Vakfı
Görüşen Kişiler: Devim GECE (D.G:) Özer İNAL (Ö.İ:) 

İşte o dönem Halk Evleri vardı Halk Evleri biz de Halk Evleri kurmuştuk.

M.Ö: 76’da Banaz’a bir Mısırözü fabrikası kuruldu. Mısırözü mısır üreten nişasta üreten fabrikaydı. O fabrikada şeye başladık, sendikal örgütlenmeye başladım ben, işte nasıl yaparız, nasıl ederiz, köylüleri oradaki çalışanları sendikal örgütlenme yapacağız. Ben elektrik teknisyeni olarak girdim oraya, diğerleri de köylerde bayağı da güzel bir çalışma yaptık, tabi yedi yirmi dört çalışıyordum. Bu şeyin yönetimin kulağına gitti, yönetimde güya demokrattı ama şeye gitti kulağına gitmiş, biz sendika çalışmasına başladık, herkesi örgütledik, yüz kişi falandı herhalde toplam.

Görüşmeden Fabrikalar Sendikalar Grevler ile ilgili bölüm:

D.G: O zaman anlatırsınız. Peki, şimdi Orhan Bakır dedikten sonra gelelim bu 1976 öncesine biraz biraz buraları konuşalım. Şimdi bu dönemde 12 Mart öncesi o politik süreç işte TÖS var DEV-GENÇ var AYDINLIK SOSYALİST DERGİ var. Tabi bu on dördüncü sayısından sonra ikiye bölünüyor işte PDA, ASD olarak vesaire işte PROLETER DEVRİMCİ AYDINLIK, İŞÇİ KÖYLÜ GAZETESİ, DEVRİM DERGİSİ ve benzeri gibi. Bu dönemde bu yayın organlarından hangilerini acaba takip ediyordunuz o dönemdeki işte iktidarın uygulamaları nelerdi sizdeki yansımaları o dönemin işte keza sosyal, ekonomik, siyasal durumu ve yine o dönemde tabi ilk yılları 1970 dönemi 15-16 Haziran İşçi Direnişi bunu da konuşabiliriz konuşmak isterseniz? Neydi yani bu 76 öncesi 12 Mart ve sonrasında bu yayın organlarını takip ettiniz mi o dönemki o siyasal atmosfer ve iktidar?

Ö.İ: Şimdi çok takip edemedik çünkü dediğim gibi biz biraz atıl pozisyondaydık. Mesela 15-16 Haziran’ı biz sadece İbrahim’in yazılarından sonra haberimiz oldu diyebilirim. Ülkenin pek çok şeyinden de o zaman böyle değil iletişim araçları sadece bir radyo ajansları var oradan öğrenebiliyorsun. Onun dışında gazetelerden öğrenebiliyorsun çok yaygın bir gazete trafiği de yok politik dergiler bize gelmiyordu. Biz hatta gidip Uşak’a hatta bize gelmediği için ben Uşak’a gidiyordum çeşitli işte sendikalardan şuradan buradan ben toplamaya çalışıyordum işte DİSK’e gidiyordum başka şeylere gidiyordum oralardan gazeteler getirip hani neler olduğunu bilmeye çalışıyordum. Bize çok az geliyordu getirenler ayda bir falan getiriyordu bizim dergiler falan değil biz her türlü dergi de okumaya çalışıyorduk. Yani Orhan’dan aldığımız şey de oydu her şeyi okuyun her şeyi araştırın şeklinde biz de yoktu. İşte o dönem Halk Evleri vardı Halk Evleri biz de Halk Evleri kurmuştuk. Halk Evlerinin şube toplantısı var genel toplantısı vardı Ankara’da bir toplantı vardı biz Bank İş sanırım o dönemde biz de Bank İş vardı. Bank İş’ten bir arkadaş aynı zamanda Halk Evinde örgütlüydü nasıl biz haberleştik bilmiyorum ama onlarla biz Ankara’da şeye geldik kongreye geldik ben de Banaz temsilcisi olarak geldim kongreye. İlk defa böyle bir legal alan hani büyük legal alana geldim Ankara’ya geldik hatta ben yoldaşları gördüm böyle bir jemisbond çantalı kravatlı mıravatlı bizim yoldaş bunlar yoldaşa tuhaf bakmaya başladım ben. Dedim bunlar burjuva mıdır nedir böyle çantalı mantalı hani biz kafamızda devrim yapacağız ya bir o kongreye geldik şeyimizde orada da bizim şeyimiz tam çıkmadı sanırım bizim grup bizim istediğimiz başarı olmadı. Onun dışında şeyimiz yoktu bizim aktif olarak sendikal alanda hiç şeyimiz yoktu faaliyetimiz yoktu. Biz işte o dönem daha bizim şey öncesi Orhan Bakır öncesi sanırım 76’da Banaz’a bir Mısırözü fabrikası kuruldu. Mısırözü mısır üreten nişasta üreten fabrikaydı. O fabrikada şeye başladık sendikal örgütlenmeye başladım ben işte nasıl yaparız nasıl ederiz köylüleri oradaki çalışanları sendikal örgütlenme yapacağız. Ben elektrik teknisyeni olarak girdim oraya diğerleri de köylerde bayağı da güzel bir çalışma yaptık tabi yedi yirmi dört çalışıyordum. Bu şeyin yönetimin kulağına gitti yönetimde güya demokrattı ama şeye gitti kulağına gitmiş biz sendika çalışmasına başladık herkesi örgütledik yüz kişi falandı herhalde toplam. Yok daha azdı yüz kişi olacaktı altmış yetmiş kişiydi ben altmış kişi listeyi aldım bizimkilerle konuştum sendika toplantıları yapıyoruz ciddi ciddi sendika kuracağız orada. İstanbul İzmir’e gittim şimdi bekliyorum sendika kuracağız öyle DİSK bizi şeyle karşılayacak daha büyük bir coşkuyla karşılayacak. İşte sendika kuruyoruz bize yardımcı olacak, gittim arkadaş DİSK bizim yüzümüze bakmıyor. Adam bulamıyoruz konuşacak adam bulamıyoruz yok o şuraya gitti bu buraya gitti. Ya diyorum bak biz Banaz’da biz sendika kuracağız böyle böyle çalışmamız var bize destek olun. Beni zorlaya zorlaya ben artık nasıl baskı yapıyorsam nasıl bir can hıraş saldırıyorsam beni birisiyle görüştürdüler sonuçta oradan oraya gittim oradan oraya gittim bilmiyorum bu İzmir’i gittim adamla konuştum adam dedi ki kardeşim biz dedi sizin oraya sendika falan kuramayız. Ben bir tepemden kaynar sular döküldü bilmem ne ya nasıl kuramazsınız işçi sınıfı örgütlenmiş işçi sınıfı orada hazır örgütlenmiş sendika kuracak bekliyor sen diyorsun ki biz yapamayız. Ya niye yapamazsınız orası sayısı az en az yüz kişi olması lazım ya ileride iki yüz kişi olacak şu anda altmış yetmiş kişi var iki yüz diyor yüksek rakam söylüyor orası olmaz. Ya diyorum şube yapın şunu yapın bunu yapın yok biz yapamayız edemeyiz. Sonuçta benim baskıma dayanmadı tamam ben genel merkezle görüşeyim seninle tekrar bağlantı kurarız. Ben başka o dönem bir iki sendika daha vardı sanırım böyle şeyler onlara da gittim kimseden hayır yok.

Şeyler işçilere anlatıyorum arkadaşlar böyle böyle ne varsa anlattım. Ya bunlarda isyanda nasıl böyle şey olur biz burada örgütlüyüz nasıl sendika kurulmaz. Diyor ki masrafını karşılayamayız yani oraya sendika kursak sendikanın masrafını karşılayamayız biz niye kuralım oraya sendika. Ben de diyorum ki sendika parayla ilgili değil ki sendika işçi örgütlenmesiyle ilgili bir şeydir nasıl bunu yaparsınız. Biz buradan kapıştık neyse beni gönderdiler dediler ki falanca gün beni ara. Aradım gittik biz işte şeyden sonra aradım ben sendikayı dedim ne oldu tabi ümitle bekliyorum onlar genel merkeze şey yapacaklar bize özel şey yapacaklar özel indirim diyelim bize özel jest yapacaklar da sendika olacağız. Adam yine başladı işte şöyle efendim olmuyor da şu burası şu değil de bu değil de işte gücümüz yetmez de orası parası yetmez oraya da şu. Benim tepem attı bak dedim bizi de dinliyoruz avizeye almışım işçilerle dinliyoruz bak dedim buradaki işçiler var ya ……. dedim siz faşist misiniz nesiniz yağdırdım gürledim biz sendikayı kuramadık. Artık bağımsız sendika kuracağız. O dönem sendika tüccarları varmış onu öğrendim adam sendika kuracağım diye geliyor seninle konuşuyor birkaç dergi getiriyor bilmem ne yapıyor senden para topluyor bilmem ne kaybolup gidiyor. Bir bunlara takıldık ben falancayım falanca örgüttenim filanca örgüttenim bir geldiler araştırdık maraştırdık bizden para istedi o zaman üzerimizde yoktu vermedik verecektik adama topladık. Sonra öğrendik gittik adamın dediği yere baktık meğer böyle çete varmış sahtekârlık yapıyormuş sendika kuracağız diye parayı toplayıp götürüyorlarmış. Onlara kaptırdık bilmem ne oldu yok biz sendika kuramıyoruz. Bağımsız sendika kuracağız bağımsız sendika kurmak da çok meşakatli bir şeymiş hem ciddiye alınmıyormuş hem prosedürü varmış. Ama biz yine taktık kuracağız bu aşamada şey çağırdı beni müdür çağırdı. Dedi liste hazırlamış yüz kişi başa beni koymuş Muzaffer siz sendika çalışması yapıyormuşsunuz yüz kişi diyorum otuz kırk kişi bizim örgütlediğimiz aktif olanlardan yazmış işte böyle sendika örgütlenmesi yapıyorsunuz işte yukarıdan haber geldi bu isimleri biz işten atıyoruz hepinize dedi işinize son veriyoruz. Ben de oturuyorum böyle masası şöyle müdürün abandım masasına şöyle yüzüne baktım bak dedim bu liste yok ben dedim gidiyorum ben kendim çıkıyorum ama benim dışımda eğer bir kişi atarsanız bu fabrikayı yakarım. Anam nasıl etkili olmuş adamda nasıl bir geri çekildi nasıl bir tırstı adam. Listeyi yırttım ben listeyi attım daha doğrusu dedim ama benim dışımda da kimse çıkmayacak buradan dedim ben çıkıyorum. Zaten ben örgütlenmek için girdim oraya fabrikada çalışma diye derdim yok benim örgütlenme yapıp çıkıcam zaten. Bir de şey olmuş kuramıyoruz da orda da bir sorun yaşıyoruz hiç olmazsa işçileri kurtaralım orada çalışanları kurtaralım çünkü çalışanların gerçekten çok ihtiyacı var köyden gelmişler şuradan buradan gelmişler. Çok az paraya çalışıyorlar ama ihtiyaçları çok, köylüler için büyük para oradan aldıkları para. (03.08)

Öyle yaptık öylelikle bizi diğerlerini attırmadan kurtardık bizim sendika faaliyetimiz devam etti ama ben illegaliteye eyleme şey durumu Orhan Bakır eylemine gittikten sonra takıldık kaldık. Bir tek sendikal olarak yaşadığım benim şeydir budur ve bizim Banaz’da da yoktur düşünsene ne sendika biliyoruz ne şey biliyoruz çünkü fabrika da yok zaten doğru dürüst.

D.G: Evet bu 15-16 haziran 1970 İşçi Direnişini siz Kaypakkaya’nın yazılarından okudunuz. Evet peki bu yine 12 Mart dönemi yani o dönemdeki işte bu Erim Hükümetleri sıkıyönetimin kaldırılması ile kurulan bu DGM’ler işte 1973’te bu Ecevit Erbakan Hükümeti, 1974 Kıbrıs Harekatı, İşçi direnişleri var o dönemlerde yine bu Aliağa ve İpraş, Ereğli Demir Çelik Fabrikası, Türk Demir Döküm, Sungurlar, Tofaş,  Reno, Profilo ve benzeri gibi. İşte seçimler döneminde yükselen bu sol siyaset yelpazesi işte afın çıkması yani bu 12 Mart darbesi sonucu tutuklanan devrimcilerin içeriden çıkmaları içerden çıkanların dışarıdaki o politik etkisi neydi mesela? Biraz bunları konuşalım DGM’ler kuruluyor Af çıkıyor, devrimciler dışarıya çıkıyor, Kıbrıs Harekâtı var ve işte bu şeyler işçi direnişleri? Buraları biraz daha açabiliriz.

Ö.İ: O biz de hiç etkisi yok onun yani mesela bu İstanbul o bu konuda çok etkilenebilir İzmir’de etkilenmiş olabilir Aliağa direnişinden şundan bundan ama biz Banaz’da o dönem Banaz’da olduğumuz için biz hemen hemen hiç yansımadı. Bize sadece çıkan bir haberdi ve o dönem biz de zaten devrimci değildik yeni yeni devrimci oluyorduk biz 74’lerde örgütlenmeye başladık. Ya 73-75 arası olan o şey de bizim hem duyarlılığımız çok zayıftı yani bilmiyorduk daha şeyi sıradan bir kasaba çocuğuyduk o nedenle biz de çok yansıması olmadı. Biz sonraki yıllarda bildirilerden yazılardan basından oralardan öğrendik. Ama İstanbul’da mesela ben daha sonra yaşadığım insanlarda yoldaşlarla görüştüğümde İstanbul’daki pek çok arkadaş bunları canlı canlı yaşamışlar yani kimisi şeye katılmış 15-16 Haziran’a katılmış kimisi başka şeyleri görmüş tanık olmuşlar ama biz hiçbirine tanık olmadık o nedenle çok şeyim yok o konularda.

Geleneğin Belleği Ana Sayfa