Sabri Koçyiğit-Anılarımızda Yaşayanlar

Sabri Koçyiğit-Anılarımızda Yaşayanlar

Bir gün ben durakta dururken birisi geldi dedeyi sordu bana bunu arabaya bindirdim, yolcu dolacak arabayı bekliyorum, araba doldu önde bir kişilik boş yer var. O dedeyi soranı da arabanın ön tarafına almışım son bir kişi gelince onu da öne bir kişilik yere alacağım, dedeyi soran indi yeni binen yolcuyu ortaya aldı kendisi camın kenarına geçti.

Halbuki o döneme kadar bütün arkadaşlar arabama bindiklerinde yanıma otururlar, yolda giderken yolcuların duymayacağı, alçak sesle biz devrim meselesini konuşurduk aramızda fısıltı şeklinde. Şimdi bunun inmesi dikkatimi çekti ya şimdi Hasan Tosun dedi ya çok darda kalırlarsa sana gelecekler şimdi bende adama hiçbir şey söylemeden kendi kendime yorum yapıyorum. Yani bu bizim arkadaşsa niye yanıma gelmedi camın kenarına geçti, kendi kendime bir sonuca varıyorum.

      Bu arada takip ediliyor, camın kenarına geçti ki çok sıkıştığında kapıyı açıp kaçabilsin diye kendi kendime kurgu yapıyorum. Çıkıyoruz Gülsuyuna dedeyi arıyoruz, dedeyi bulamıyoruz, Yolcular indikten sonra tekrar dönüş yolcularını alıyorum Ankara yoluna indiğimizde o dedeyi soran bana da diyor ki ‘’akşam saat 11:00’de Kadıköy iskelesinin önünde bekliyorum’’ diyor dedeyi ‘’kendisine söyle’’ diyor. Adam indi Ankara yolunda, ben indim durağa minibüsçü arkadaşlar dediler ‘ polis seni yolda çevirdi mi?’ dediler, dedim ‘yok’, ‘’ ya olur mu, senin araba hareket ettiğinde sivil polisler peşine takıldı’’ dediler. Ve bu Zeytinburnu’nda çatışma da öldürülen, neydi o, Atilla Özkan mı? Bir arkadaşımız öldürülmüştü, vurulmuştu çatışma da, Hasan Aksu arkadaşta yaralı yakalanıyor, Hasan Aksu üzerinden Acıbadem de örgüt evine ulaşıyorlar, polis. Örgüt evinde yaptıkları aramada Partizan broşürünün kapağının üzerine Hasan Tosun’un bana verdiği parola yazılmış oradan gelip parolayı bana uyduruyorlar.

      Durağa indiğimde şoför arkadaşlar arabamın çevrildiğini soruyorlar bir taraftan arabama binenin illegalitesini bozmamak için bir taraftan da şoför arkadaşlarımı kuşkuya düşürmemek için geçiştiriyorum. Akşam oldu şeyde toplantı yapıyoruz, Gülsuyunda komite toplantısı, ben durumu anlatıyorum komite de tabi o polis arkadaşların belirtme vs de anlatıyorum hepsini, randevuya gidip gitmemekte karar veremiyoruz. En son Hasan Tosun dayatıyor yani ‘’bir yoldaşımız çok zorda kalmışsa yüzüstü bırakamayız, ona ulaşacağız’’ diyor. Komite de randevuya gitme kararı alınıyor mu? Ben ve Hasan Tosun randevuya gideceğiz diğer arkadaşlarda duvar yazılamaları yapmak için sempatizanları alarak yazılamaya çıkacaklar. Benim arabayla iniyoruz biz Kadıköy’e Hasan Tosun’la beraber, iskeleye 220 metre uzaklıkta arabayı bırakıyoruz. Hasan Tosun’a diyoruz ki yani aramızda anlaşmışız, ben önde gideceğim randevu veren adamı görürsem Hasan Tosun’a adamı tarif edeceğim, Hasan Tosun adamı tanıyorsa görüşecek tanımıyorsa oradan kaçacağız.

      Şimdi sağ taraf deniz sol taraf park, kaldırım Hasan Tosun 15 metre geride ve solda arkamdan geliyor bende önden gidiyorum ki adamı görünce Hasan Tosun’a işaret edeceğim yani tanıtacağım yani ona göre. Şimdi o zaman Kadıköy iki giriş, 1ci mevki, 2ci mevki girişleri vardı, turnikenin birinden geçiyorum kimseyi göremiyorum, 2ci turnikeye yaklaştığımda oraya da bakacağım, kontrol edeceğim güya adamı bulacağım, arkamda bir patırtı kopuyor. Geri dönüyorum 3-4 kişi Hasan Tosun’u almışlar araya tartaklıyorlar. O dönemde de bu sağcı faşistlerle solcular birbirlerine saldırıyorlardı, ulan faşistler mi Hasan Tosun’a saldırdılar diye yardıma gidiyorum. Daha geniş bir çemberde polis telsizleri ötmeye başlıyor, bunların polis olduğunu anlıyorum orada duruyorum, seyrediyorum, seyirci durumundayım. Hasan Tosun’un üzerini arıyorlar, üzerinden silahını alıyorlar, bende yakalanmamak için kaçtım oradan parka girdim, kavis çizerek geldim arabaya, geri döndüm Gülsuyuna. Yazılamaya çıkan arkadaşlar, Hasan Tosun yakalandı, konuşur mu? Konuşmaz mı? Arkadaşlara zarar vermemek için arkadaşları uyarıyorum işte ‘’Hasan Tosun yakalandı, ne olur bilmiyorum, tedbirli olun’’ Yani eğer çözülürse evimiz basılacak, tedbirli olun yani eğer çözülürse eviniz basılacak tedbirli olun diyorum. Kendi arabamı götürüyorum bir şoföre teslim ediyorum.

      O dönem 1-2 ay firar ettim, İstanbul’da kalıyorum, firar ettim ne örgütten bağımsız İstanbul’daki kendi köylülerimin evinde, her gün birisinin evinde kalıyorum, ikinci gün kalmıyorum yani sızar yakalanırım diye o şekilde 2 ay geziyorum. Gene Fikirtepe’de bizim komşumuz olan Ordulu bir kadın bir polisin evine ev temizliğine gidiyormuş oda bizimle samimi, polise söylüyor bana yardım etmesi için. Poliste 1ci şubede görevliymiş, beni görmek istemiş polis, kadın biraz zorlanarak da olsa beni ikna etti kadınla beraber gittik adamın evine. Adamlar da bu Altıntepe’de oturuyor. Kapıya gittik bir köpek var köpek saldırıyor, zincirli ama köpek yerinde durmuyor beni görmüş bana saldırıyor. Yani polis köpeği artık tipimizden mi kokumuzdan mı artık neyse bu polis köpeği eğitimli köpek saldırıyor neyse adam çıktı köpeği susturdu biraz sohbet ettik yani ben kendime göre anlattım oda kendisine göre sordu ‘hadi git’ dedi ‘git işine bak’ dedi. Meğer bizi sorgulaması gereken komisermiş 1ci şubeden, o dosyayı kaldırıyor. Kaldırdığını nereden biliyorum daha sonra yakalandığımda polisin bütün faaliyetleri bilgi sahibi sordu o dosyayı sormadı yani demek ki adam kaldırmış. O gece Hasan Tosun yakalandığında o gece benimde ev basılıyor ama ben evde yokum.

Ondan sonra ben işe başladım tekrar çalışıyorum bir müddet çalıştık yani yine yolcu taşıyorum, getirip götürüyorum.

Yorumlar kapalı.

« GERİ DÖN