Bayi Çağrı  (B.Ç:) (1955) ©2017 Onur Vakfı
Görüşen Kişi: Devim GECE (D.G:) Tahir BOZKURT (T.B:)

Görüşmeden Yürüyüş ve Mitingler ile ilgili bölüm:

D.G: O dönemler ortaokuldaydınız ama sormak isterim; 15-16 Haziran 1970 işçi direnişi ve önemli grevler/direnişler de var. Acaba hiç duydunuz mu ya da duyduysanız nasıl karşıladınız, ailenizdeki etkisi neydi? Biliyorum Mazgirt’te köydeydiniz ama hiç bu tip olaylara tanık oldunuz mu? Ya da radyodan takip eder miydiniz?

B.Ç.: Mazgirt’te köyde olduğumuz zamanlar bizi ev işlerinde çalıştırdıkları için çevreyle ya da toplumsal olaylarla bir ilgimiz olmazdı. Zaten çocuk olduğumuz için de o tür sohbetlere girmez, ya da o tür olayları anlatan insanlarla karşılaşmazdık.

            ….

15-16 Haziran olaylarını esas olarak öğretmen lisesindeyken öğrendik. Hem dergilerden okurduk hem arkadaşlara sorar konuşurduk. Bize eğitime gelen arkadaşlar Türkiye’nin süreciyle ilgili açıklamalar yaptıkları zaman özellikle işçi, eylemlerinden de bahsederlerdi. İbrahim ve arkadaşlarının aktif olarak o eylemlerde rol aldıklarını onlardan öğrendik. Tunceli’de birkaç dernek vardı. Şimdi Palavra Meydanı dedikleri küçük bir meydanımız vardı. O alana 5-6 kişi gelirlerdi, ayakta dolaşarak siyasi konularda konuşup tartışırlardı. Şu an düzenlemişler, büyük çay bahçeleri yapmışlar. O zaman bir tek Ali Dayı’nın çay ocağı vardı. Genelde siyasi insanlar oraya gider, orada oturup tartışırlardı. Biz de dinlerdik hoşumuza giderdi.

….

Peri’de bir korsan miting olmuştu. Orada faşistler vardı. Türkler genelde sağı, diğerleri de CHP’yi destekliyorlardı. Faşistler Peri’de devrimcilere/halka saldırmışlar, baskı yapıyorlar, birkaç kişiyi de yaralamışlar diye bir duyum aldık. Parti orada bir miting yapma kararı aldı.  Ve bunla ilgili birkaç günlük bir çalışma yaptık, ondan sonra da yürüyüş düzenledik. Bu arada faşistlerin silahlı oldukları söylendiği için biz de önlem almak için Mazgirt’ten gece gittik, bekledik oralarda.  Peri’nin çevresine uzun menzilli tüfekler yerleştirdik. Tabancalılar da kitleyle beraber yürüyorlardı. Tunceli’den, Hozat’tan, Ovacık’tan, bütün ilçelerden arkadaşlar otobüslerle oraya geldiler. Gerçekten yakındaki köylerin hepsi; kadınlar, erkekler, çocuklar herkes katıldı. Sapanlarla, sopalarla, kazma-kürekle, silahı olan silahı ile herkes oraya koştu. Tam sayıyı hatırlayamıyorum ama gerçekten çok büyük bir kalabalık vardı. Peri’ye gireceğimiz sırada askerler yolu kesmişlerdi. O zaman jandarma biz sosyalistiz diye jandarma türküsü vardı. Başladık o marşı söylemeye. Bizimkiler komutan ile konuştular, onlarda yoldan çekilip bize katıldılar. Hep beraber Peri’nin merkezine yürüdük. Konuşmalar yapıldı. Tabi bizim geleceğimizi duyan faşistlerin hepsi kaçmışlardı. Sonradan, döndüler mi bilmiyorum.

D.G.: Peri’de saldırıya uğrayan köylüler miydi? Ne gibi zararlar görmüşler?

B.Ç.: Esnaf ve köylüler… Dövmüş, küfür ve hakaret etmişlerdi.

D.G.: Bir ölüm vakası oldu mu?

B.Ç.: Ölüm vakası yoktu, yaralama vardı. Biz sahip çıktıktan sonra faşistler kaçtılar, halk rahat etti.

            ….

D.G.: Hareketinizin 1976 ve 1977 1 Mayıs’ındaki politikası neydi? Sizin bulunduğunuz bölgede ya da kentteki meydanlarda neler yaşandı, nasıl geçti, katılım nasıldı? O atmosferi biraz bize anlatır mısınız? Taksim katliamı var. Buna dair neler yaptınız, bu durumu nasıl değerlendirdiniz?

B.Ç.:1976’da 1 Mayıs’ı Ceyhan’da kutladık. Osmaniye’de Aslantaş Barajı inşaatı vardı. İşçi olarak oraya girmiştim. Ceyhan ve Adana’daki arkadaşlarla irtibata geçmiştim, O zaman Osmaniye il değil, Adana’ya bağlı bir ilçeydi. Orada çalışırken tabi işçiler arasında örgütleme de yapıyordum. 1 Mayıs’ a işçilerle birlikte katılmıştım. İş yerinden 40-50 kişi vardı. Fazla olmasa da Ceyhan’da da bir taban vardı. İskenderun’dan otobüslerle gelenler olmuştu. İyi bir kitle vardı, sayısını hatırlamıyorum.

Aslantaş’ta bir iş kazasında bir işçi ölmüştü; protesto etmek için bir yürüyüş düzenlemiş, bütün çalışanları yürüyüşe katmıştık. Sonradan biz 6 kişiyi elebaşı diye işten çıkardılar. Tekrar Tunceli’ye döndüm, Tunceli’de faaliyetlere devam ettim.

            ….

D.G.: Taksim katliamını ne zaman öğrendiniz, Adana nasıl karşıladı? Sizde ki yansımaları ne oldu?

B.Ç.: Telefonlarla, basınla haberimiz oldu. Mahallelerde taraftarlarımız arasında propaganda çalışmaları yanında diğer siyasi hareketlerle birlikte ortak eylemler yaptık. Bunlar korsan miting şeklinde olurdu. Atatürk Parkı vardı, bütün siyasetler anmaları özellikle orada yapardı. Diğer siyasi hareketlerle ortaklaşa kınama mitingleri, derneklerde anmalar, toplantılar, tartışmalar yapıldı.

D.G.: Adana’yı konuşalım. 400-500 kişiyle alana çıktınız. 1Mayıs’tan önce nasıl hazırlandınız? O coşkuyu, o heyecanı bizimle paylaşın, gerçekten neler oldu?

B.Ç.: Yeni olduğumuz için pankartımız yoktu. İstanbul’dan gelen, üniversitede öğrenci DY’dan bir arkadaşın güzel resim yaptığını öğrendim. Bize İbrahim’in bir posterini yap dedim. Sağ olsun arkadaş kabul etti. Gerekli malzemeyi aldık. Uğraştı bir – iki günde bezden yaklaşık 1,5’x2, renkli çok güzel bir pankart yaptı. Yıllarca onu taşıdık, sakladık; gerçekten çok güzel büyük bir pankarttı. En önde onu taşıyorduk. Partizan afişi de hazırlamıştık. Birkaç tane de döviz hazırladık. O şekilde katıldık yürüyüşe. Tabi tüm taraftarlarımızla yürüyüşe katılmaları için ikna etme toplantıları yaptık. Gerçekten de legal bir miting olduğu için korkmadan, çekinmeden herkes katıldı. Güzel geçti.

D.G.: 1976 ve 1977 1 Mayıs’ında ne gibi marşlar söylendi, hangi sloganlar atıldı?

B.Ç.: Legal yürüyüşlerde illegal sloganlar atılmazdı, legal sloganlar atardık. İllegal sloganları korsan mitingler yaptığımız zamanlar atardık. Korsan miting yaptığımız zaman da Partizan flamasını taşımaz, İbrahim’in posterini ve TKP-ML, TİKKO yazan pankartlar taşırdık. Bizim kitle çoğaldıktan sonra anmalarda korsan miting koymaya başlamıştık.

D.G.: Korsan mitinglerin konusu neydi, neden korsan eylemler yapılırdı?

B.Ç.: Maraş Katliamı yapıldığı zaman onu protesto için, vurulan yoldaşlarımızın anma günlerinde, 18 Mayıs’ta korsan eylemler olurdu. Bütün mahallelerden toplayabildiğimiz kadar taraftarlarımızı toplardık, 150-200 kişi olurduk. Bir keresinde şehirden uzak bir mahalle olan Anadolu Mahallesi’nde silahlı korsan miting koyduk. Bir kitlemiz vardı ama Adana’nın başka mahallelerinden taraftarımız da geldiler. Yarım saat sürdü. Belli bir alanda yürüyüşün ardından günün önemini belirten konuşmalar yapıldı, sloganlar atıldı. Silahlar polisin-askerin gözü önünde açıkta taşındı, hatta birkaç yerde havaya ateş edildi. Mahallenin bir çıkışını polis, diğer çıkışını askerler tutmuştu, ama bize yaklaşık 700-800 metre uzaktılar. Kimse yanımıza yaklaşmadı.

 Biliyorduk ki; kitleye saldırmazlar, onların gözü silahlı militanlardaydı. Onun için dağılma anında ikiye bölündük, önce uzaktan gelen arkadaşları dağıttık. Bir kısmımız mahalle aralarından kitleyle beraber gitti. Üç-dört arkadaş ta polislerin olduğu mezarlık tarafından gidelim dedik. Polislere yaklaşınca bize ateş açtılar, mecburen yolu açmak için biz de ateş açmak zorunda kaldık. Dikkatleri üzerimize çekince diğer gurubumuz mahalle arasına karışıp çatışmadan gitti. Bizde küçük yarı otomatik ve otomatik silahlar vardı. Meğer arkadaşlarımızdan biri kullanmasını bilmiyormuş. Çatışma anında yere uzanmış ateş ederken oracıkta ne yapması gerektiğini öğrettim. Tabi 3-4 kişi birden ateş edince polisler panikledi, araçlarıyla kaçmaya başladılar. Onlar kaçınca gidip baktık ki kimi şarjörünü düşürmüş, kimisi mermilerini. Biz de oradan çıktık gittik. Çatışmada herhangi bir ölü ya da yaralı olmadı. Çünkü mesafe uzaktı, kurşunlar yukarıdan geçip gidiyordu. Halk arasında TİKKO’cular polisi kovaladılar, polisler kaçtılar diye daha da abartılarak anlatıldı.

D.G.: Halk görüyor muydu?

B.Ç.: Tabii… Mahalleden herkes görüyordu. Bu olay halk arasında Parti’nin prestijini arttırdı. Hem taraftarlar hem de halk üzerinde iyi bir etkisi oldu. Yıllarca propagandası yapıldı. Ama ben izinsiz yaptığımız bahanesiyle Parti tarafından cezalandırıldım. Uyarı ya da kınama cezası gelmişti. Hem propaganda yapıyor, övünüyoruz; hem de sorumluyu cezalandırıyoruz.

D.G.: Biraz öyle oluyor.

Geleneğin Belleği Ana Sayfa