İrfan Aşık (İ.A:) (1955) ©2017 Onur Vakfı
Görüşen Kişi: Yücel DEMİRER (Y.D:)
Görüşmeden Öğrenci Hareketleri ile ilgili bölüm:
Lise bittikten sonra İstanbul’a geldim, bir yıl dershaneye gittim. Dershaneden sonra 1976 yılında Fikirtepe’deki Atatürk Eğitim Enstitüsü’nü kazandım, Beden Eğitimi Bölümü’nü. Benim siyasete yoğunlaşmam okula girmemle başladı.
Orada çok keskin bir ortam vardı, okulda sağcıların işgali söz konusuydu. İktidarda 1. Milliyetçi Cephe (MC) Hükümeti vardı ve bütün idareciler, yöneticiler tamamen sağcı kadrolardandı. Sağcı derken daha çok Ülkücü kökenliydi… Bir yıl öncesinde okulda çok ciddi bir öğrenci boykotu yaşanmış, öğrencilerin çoğu can güvenliği olmadığı için okula devam edememiş, dağılmış durumdaydı… Sol öğrencilerin büyük çoğunluğu okula gelip gidemez olmuşlardı. Bizde yeni girdiğimiz için tanınmıyorduk ama süreç içerisinde oradaki duruşumuzla tanınır hale geldik. Belli bölümlerde öğrencilere saldırılar yapılıyordu. Okulun tam girişinde Ülkücülerin kaldığı bir yurt vardı. Dolayısıyla biz kelle koltukta gidip geliyorduk okula… Beden Eğitimi Bölümü’nde diğer bölümlere göre sol öğrencilerin yoğun olduğu bir yerdi… Bizim bölüme de saldırılar başladı. Koordineli saldırı yapıyorlar, ellerinde sopalar filan. O zaman derneklerde toplanıyoruz. Okul açılalı üç-dört ay olmuş. Hatta bir gün bir dernekte toplantı yapıyoruz, konuşuyoruz. bizden üst sınıftakilerle. Saldırı olursa “kaçmayacağız, direneceğiz” diye söz verdik birbirimize ve karşı koyalım kararı aldık… Çünkü okulda her türlü fikirsel sağ-sol tartışmasının tamamen bittiği, sadece kavgaya endekslendiği bir atmosfer vardı. O döneme denk gelmiştim…
O zaman Partizan ismi henüz yoktu ortalıkta! Üniversitenin gençlik kesiminde İbrahim Kaypakkaya taraftarları şeklinde biliniyordu ya da Gençlik Birliği diyorlardı. 1976’nın başlarında Harekette bir bölünme olmuştu. Halkın Gücü adlı bir gazete çıkarılmaya çalışıldı. Benim Hareketle ilişkimin başlaması tam o aralara denk geldi… Okulda diğer sol gruplar da vardı: Dev-Gençliler, Halkın Kurtuluşu grubundan olanlar vardı. Fakat çoğu, özellikle deşifre olanlar, tanınmış olanlar okula gelip gidemiyordu. Okulun içinde sol kesimden öğrenciler siyasi kimliğini göstere göstere hareket edemiyordu… Bir-iki defa hedef gösterildiğimi fark ettim. Yer jimnastiği yaparken salonumuzda yabancı bir-iki kişinin beni izlediğini gördüm ve onlardan şüphelendim. Okuldan çıkarken sosyal demokrat olan bölüm başkanı hocamıza söyledim. Okuldan hocayla beraber çıktık… Daha sonra atletizm dersinde 100 metre, 800 metre koşuları, uzun atlama, yüksek atlama yaparken gene onları gördüm… Bu insanlar okuldan tanıdığımız insanlar değildi. Amaçları yıldırıp okuldan kaçıp gitmemizi sağlamaktı…
1977’de Ecevit Hükümeti kurulduktan sonra daha önceki MC hükümetleri döneminde okula başvuru yapıp da kayıt yapamayanlar için yeni bir şans tanınmıştı. Ondan dolayı bayağı bir sol öğrenci kitlesi geldi okula, dolayısıyla bizim okuldaki sayımızda arttı… Bizim okul dışında Hareket olarak liseli gençlik arasında örgütlenmemiz vardı. Kadıköy Anadolu Lisesi, Fenerbahçe Lisesi, Haydarpaşa Lisesi’nden Pendik Lisesi’ne kadar değişik okullarda çalışmamız vardı…
1978 yılı başında Partizan dergisini çıkarttık… İsmet Tosun sahibi, ben de yazı işleri müdürü oldum. Hatta beraber gittik İstanbul Valiliğine dergi çıkarma bildiriminde bulunduk… Cağaloğlu’nda matbaada basıyoruz ama Aksaray Laleli’de bir büromuz vardı… Gelen yazıları düzeltiyor, tasnif ediyor, düzenlemelerden sonra matbaaya götürüp bastırıyorduk… Dergide yasal olarak ikimizin adı vardı ama arkadaşlar düzenlemeye, ciltlemeye ve diğer matbaa işlerine yardım etmeye geliyorlardı… Ülke Dağıtım vardı Cağaloğlu’nda, oraya veriyorduk, dağıtıyordu… Hem teorik-siyasi hem de gazete özelliği olan aylık bir dergiydi. Herkes yazı yazıp gönderebiliyordu, arada özel günlerle ilgili ya da özel olaylarla ilgili ek dosya ya da özel sayı yapıyorduk… 60-70 sayfa civarındaydı bazen daha az bazen daha çok sayfa sayısı olurdu… Dergide bir yıla yakın görev yaptım, sonra ayrıldım… İstanbul’da sıkıyönetim ilan edilince sol yayınların hemen hemen hepsinin birkaç ay içinde basım dağıtımı yasaklandı. Partizan dergisi de İzmir’de basılmaya başlandı… Dergi İzmir’e gittikten sonra, ben gençlik örgütlenmesinde çalışmaya devam ettim… Okuldan ayrılmamıştım, okulla ilişkim devam ediyordu.