Muzaffer Bal (M.B:) (1948) ©2017 Onur Vakfı
Görüşen Kişiler: Yücel DEMİRER (Y.D:) Devim GECE (D.G:)
(M.B:) DGD o dönem TİKKO’nun önemli bir gençlik derneği idi, Devrimci Gençlik Derneği DGD, oraya gelen kadınlar içerisinde bayağı aktif öğrenci kadınlar vardı. DGD çok iyi çalışıyordu, Devrimci Gençlik Derneği o zaman Aksaray’da, İbrahim Ünal başkanıydı o dönem. DGD çok popüler bir hal almıştı gençlik ve işçiler içerisinde mesela bir bereç olayları vardır: Ben bereç olayına ziyarete gittiğim gün direniş dağıtılmış işçiler işgal etmiş zaten fabrikayı polis gelmiş dağıtmış, komple dağıtmış ve tam o anda rastladım herkes dağılıyor, kaçıyor, polis saldırıyor onlar kaçıyor, tam giderken genç bir kadının kolundan yakaladım “nereye kaçıyorsun ya” dedim. “Polis” dedi, dedim “ya bırak polisi”, ” Eee erkeklerde kaçıyor aynen böyle” dedi. O zaman bunun toplanma usulü var bağır şimdi dedim” erkekler ne kaçıyorsunuz, getirin pantolonu alın eteği diye bağır, toparlanalım” dedim. “Sen kimsin” dedi, “ben sendikacıyım”, hangi sendika diye sormadı kadın bağırmaya başladı hazırmış, birden bire toparlandı işçiler, yürüyoruz şimdi işçi temsilcileri yürümek istemiyor gelip soruyorlar ” nereye yürüyoruz?” ben habire “yürüyoruz” diyorum, düşündüm taşındım nereye yürüyoruz hakikaten, yürüyoruz tamam, şeyden katılanlar var akşam paydosundan sonra çevre işçiler katılıyor devasa bir yürüyüş oldu, sendikacılar yok, benim aklıma şey geldi “valiliğe yürüyoruz” dedim çünkü başka bir hedef yok valiliğe yürüyoruz dedim neyse o zaman rahatladılar yürüyoruz şimdi sloganlar atılıyor o dönemin sloganları tam Aksaray’a yaklaşırken hem polis hem sendikacılar geldi ve durdurdular işte o sıra ilk mesela toparlanırken hiç ortada yoktu DGD, bir baktım bütün DGD kadroları orada.
Görüşmeden dernekleşme öyküleri ile ilgili bölüm:
Derneğimiz çok iyiydi bir tarafta kültür tiyatro vardı.
(M.B:) Duvar gazetesinden sonra dernek oluşturduk, Hisarüstü Kültür ve Spor derneği diye Dev-Genç’ten biraz etkilendik fakat onlara da bütün dernekler, mahalle dernekleri Dev-Genç’e bağlanıyordu biz bağımsızlığı tercih ettik bağlanmadık. Ama Dev-Genç’ten arkadaşlar geliyordu, oturuyorduk dernekte sohbet ediyorduk ama bağlanmıyorduk. Türkiye’de bir de Tarsus’ta bir dernek vardı böyle halk derneği olarak gerçekten iki halk derneği idi burada bir sürü tartışmalar sürdürülüyordu. Çok enteresan bir şey olmuştu, benim çok sevdiğim arkadaşımla, bu Menderes taklidini yaptığımız arkadaşımla, bu Atatürk resmi asmak istedi ben de karşı çıktım bende Marx’ı asalım dedik. Aramızda böyle bir tartışmanın sonucunda kavgaya dönüştü işte arkadaşlar ayırdı falan öyle şimdi düşünüyorum işte ben niye Atatürk resmine karşı çıktığımı da bilmiyorum yani ama şuydu Marx bana göre ondan önde geliyordu. Hep böyle, ne kadar Marksistsem o zaman bilmiyorum yani bana sorarsan şimdiye göre hiç Marksist değilim yani şimdi Marksistim daha çok ama öyle bir şeydi. Derneğimiz çok iyiydi bir tarafta kültür tiyatro var çeşitli konferanslar bir tarafta da spor takımları vardı. Onlar da spor oynuyorlardı, bir sürü takım böyle halen devam ediyor o gelenek Avrupa’da da devam ediyor aynı geleneği Avrupa’ya gidenler yaşatıyor, spor bölümü devam ediyor, derneğe mesela Troçkistler de geliyordu, Masis geliyordu, Orhan Dilber geliyordu yani şimdi sayamadığım bir sürü yani en çok gelen Troçkistlerdi. Kurtuluşçu arkadaşlar geliyordu, mahallede de öyle bir şey oluştu, yapı mesela Kurtuluşçu var, iki tane de olsa ondan Troçkistler var, İGD’liler, TKP’liler var hepsi bunlar akraba aslında ondan sonra, işte Maocu gruplar var böyle bir yapı oluştu mesela benim kardeşim İGD’li oldu ben Mao’culuğa devam ettim o dönem bir başka akrabam Troçkist…”
Varto Derneği’ni tanıdım, Vartolu arkadaşlarla tanıştım hatta Varto’dan bir arkadaş ‘76 1 Mayıs’ında öldürüldü, Mehmet (Kocadağ) diye bir arkadaş olması lazım yanlış hatırlamıyorsam polis tarafından …öldürüldü oradan biliyorum. Sonra Varto’ya da gittim ben bir ziyaret için yani daha önce de söylediğim gibi bizim mahalle derneğini kurduk o devam etti. Uzun yıllar sonra kapatıldı dernek o kadar yani onun dışındaki derneklerle çok ilişkim olmadı açıkçası.”
Y.D: Bu dernekler daha çok Kızılbaşlılık temelindeki dernekler mi?
“Yok mesela Hisarüstü kültür ve spor kulübü ağırlıkta. Kızılbaşlık temelinde o dönem dernek yok, Tunceli kültür ve şey onlar daha sonra bilmem neye çevrildi onlardan da birkaç kişiyi tanıdım ama onlarla çok aktif olarak çalışmadım. Öğrenci derneklerinin içinde hiç olmadım zaten bilmiyorum.”
“Cemevi yoktu tabi cemevleri çok sonra kurulmaya başlandı hatta belki ona da girmek gerekiyor ama şöyle bir şey var biz sosyalistler olarak din meselesine çok kafadan sert bir çıkışımız oldu. Yani Kızılbaşlara da böyle Sünni inancına karşı da böyle. Yani inançlara sert bir şekilde baktık. Hatta zaman zaman dedeler, dedelik yaparken bile karşı çıktık, dedelik yaptırmamaya çalışıyorduk. Bu büyük bir hataydı şimdi düşündüğümde çok büyük bir hata işlemişiz çünkü Kızılbaş olmamıza rağmen o kökenden gelmemize rağmen Kızılbaşlılığı bilmiyormuşuz, öğrenmemişiz. Sadece bir inanç olarak din olarak bir afyon olarak kavramışız. Sünnilikte de öyle yani. Daha sonra ben araştırmaya 10 senemi verdim. Alevilik üzerine bastıramadığım 400 sayfalık bir hazırlığım oldu. Şimdi mesela en azından benim şu anda savunduğum görüş doğrudan demokrasiyi savunuyorum, meclisler üzeriyi savunuyorum tam da bu. Tam da cem, Kızılbaşlılık inancının yapısı bu, bunu o çalışmamda tespit edebilmiştim. Göçebe bir toplumun inancı ya Kızılbaşlılık, özellikle kapitalizmin geliştiği ve yerleşik kent inancına uymayan bir inanç bugün de uymaz. u göçebe toplumunun inancı, göçebe toplum göçerken aslında mesela tabiat tanrı dediğimiz tabiata inanan bir toplum. Tabiatı tanrılaştıran bir toplum, rüzgar tanrısını, şeyi bütün bunlar var onlar da yani tek inançlı dünyaya geçmeden önce diğer toplumlarda da var. Ama Kızılbaşlar sürdürmüş ve bugün de sürdürüyor. Mesela adam gidiyor Erzurum’un bir yaylasında konaklıyor, çadır açıyor veya köyüne yakın bir yerde çadır açıyor 30-40-50 nüfuslu bir çadır oluyor bunun dirlik düzeni nasıl sağlanacak işte bunun dirlik düzenini sağlamak için oluşturulmuş bir yapı Cem. Cem daha sonra inanç boyutuna geçiyor. Esas toplanma orada oluşturuluyor, bunun lideri de dede, dede bilgili. Kısa olarak bu.”