Seza Mis Horuz (S. M. H:) (1956) ©2017 Onur Vakfı
Görüşen Kişi: Devim GECE ( D.G:)
Görüşmeden Yürüyüş ve Mitingler ile ilgili bölüm:
1 Mayıs 77 yani bu çoğunluk ama 77 1 Mayıs’ı öncesi birtakım tartışmalar falan da vardı o zaman.
1976 bende flu kalmış, çok fazla anımsamıyorum ama 1977 çok net çünkü içindeydim o dönemde. Gerçekten Türkiye tarihinin görüp göreceği en muhteşem mitingdi o zaman, 500 bin kişi alana geldi, şarkısı da var ya, gerçekten müthiş bir mitingdi. Her taraftan insanlar Taksim’e doğru akmaya başladılar, herkes örgütlü, disiplinli, pankartıyla falan akın akın gitmeye başlamıştı, çok büyük bir şeydi ve müthiş bir coşku vermişti o 1 Mayıs 1977! Ama 1977 1 Mayıs’ı öncesi birtakım tartışmalar falan da vardı o zaman. Yani bu hem soldaki yetersizlikler hem devletin bunu bahane etmesi, bunu kışkırtması vesaire de içine katılarak katliam örgütlendi. Yani gerçekten bilinçli yapılan bir katliam oldu.
O dönemde devrimciler ve sosyal faşistler dediğimiz gruplar vardı. Daha çok Sovyet yanlısı olan, DİSK’te örgütlenmiş insanlar vardı. Özellikle diğer devrimcilere, bize mesela “Maocu Bozkurt” diyorlardı, yani “Mao sempatizanlarını, Mao’yu savunanları alana koymayacağız,” diye sürekli bir propaganda yapılmaya başlandı! Diğer devrimciler, “1 Mayıs hepimizin hakkıdır biz de alanda olacağız,” dediler! 1977 1 Mayıs’ından önce bu tür tartışmalar yükselmişti. Ve katılındı ama devlet de bu tartışmaları malzeme ederek büyük bir katliama neden oldu… Biz Şişli’den geliyorduk, müthiş bir kitle vardı; disiplinli, uygun adımla yürüyen, düzenli, onlarca, yüzlerce pankartla, sloganlarla, marşlarla öyle bir nümayiş, o kadar güzel bir şeydi ki! Trampetleri vardı insanların, davul zurnaları vardı… Bir katliam olacağı duygusuyla kimse oraya gitmedi, büyük bir coşkuyla gidildi, disiplinle gidildi ve herkesin kitlesi çok fazlaydı, gerçekten 500 bin muhalif insan oradaydı. Herkesin kitlesi gerçekten çoktu. Mahallelerden, işçilerden, öğrencilerden, kamu emekçilerinden herkes kendi disipliniyle, kendi pankartıyla oraya katıldı, katılım çok yoğundu ve çok yönlüydü, bizim de kitlemiz çoktu… İşçi sınıfıyla ilgili direnişlerin, işçi mücadelesinin yükseldiği bir dönemdi, genelde bu vurgulanıyordu pankartlarda. Partiyle ilgili sloganları da daha çok pankart ile değil, sözle dile getiriyorduk: “Patron-Ağa devletini yıkacağız!” ya da “Halk iktidarını kuracağız!” Bunun dışında da herkes kendi yöresine, kendi örgütlenmesine dair taleplerini pankartlarına taşımıştı. Kitle, “1 Mayıs İşçi Emekçinin Bayramıdır, 1 Mayıs Mücadele Günüdür, Yaşasın 1 Mayıs!” gibi, 1 Mayıs’la ilgili sloganlar atıyordu.
Kemal Türkler zincirlerini kıran bir işçinin resmedildiği devasa bir pankartın önünde tam konuşma yaparken, biz onu duyuyorduk, yani bayağı yaklaşmıştık Taksim Meydanı’na, tam meydana girerken bomba sesleri duymaya başladık… Yani kortejin önü tam alana girerken birden bir patlama oldu, ben dahil herkes başını aşağıya eğdi yani taranıyoruz, bombalanıyoruz telaşıyla, paniğiyle böyle başımızı eğdik falan. Ben merakla kafamı kaldırmak istedim ne oluyor ne bitiyor falan diye, çok hızlı kaldırdım böyle, sonra hâlâ insanlar böyle durduğu için eyvah dedim herkes öldü mü? Öyle bir duyguyla, herkesi öldürdüler diye düşündüm, onun ses bombası olduğunu sonradan öğrendim! Tabii o arada taramalar oldu, Sular İdaresi vardı oradan insanları taradılar. Büyük izdiham oldu, çok kalabalıktı, insanlar birbirlerini ezerek gitmeye çalıştılar, o arada da panzer falan sürdüler kitlenin üzerine!… Herkes bir yere kaçarak hayatını kurtarmaya çalıştı, ben de zar zor kurtardım kendimi, ara sokaklardan birine gitmiştim, ayakkabımın bir tanesi orada kalmıştı, yalınayakla koştum, her tarafım ıslanmış, berelenmiş falan böyle heyecanla koştum!… Eve gelir gelmez de hemen hızlıca kapıyı açıp banyoya girdim, annem görmesin, o halimle görmesin korkar diye. Sonra tabii televizyona kilitlendik ne oldu ne bitti, kim öldü kim kaldı diye! Büyük bir katliamdı, 34 insan orada hayatını kaybetti, o bir kırılma yarattı, toplumda bir kırılma yarattı gerçekten!