Toprak İşgalleri
Geleneğin siyasal çizgisi büyük ölçüde Çin Komünist Partisinin 1930’lu yıllarda Çin’in siyasi ve iktisadi analizini ve stratejilerini örnek alarak oluşturulmuştu. Çin, gerçek anlamda bir köylü ülkesiydi ve dolayısıyla parti, devrimin en büyük kitlesel gücü olarak köylüleri işaret etmişti. Bu yüzden adeta bir köylü devrimi konu ediliyor ve işçi sınıfının rolü bir tür düşünsel-siyasal önderlik olarak tarif edilmişti. Dünyanın karasal olarak en büyük ülkesinde devrim de olsa olsa parçalı şekilde yapılabilirdi. “Kızıl siyasi iktidarlar” adı verilen parçalı iktidarlar sonunda toplu bir devrimi getirecekti ve zaten böyle olmuş; 1949 yılında Çin devrimi başarılmıştı.
Geleneğin siyasal analiz ve görüşlerini oluşturan İbrahim Kaypakkaya’nın yazdığı metinlerde en fazla referans Çin Komünist Partisi ve onun kurucu lideri Mao Zedung’a verilmişti. Onların deneyimleri adeta Türkiye için de bir model olarak kabul edilmişti. Zira Türkiye nüfusunun da çok büyük bölümü köylü idi ve feodalizm olarak nitelenen toprak ağalığı sistemi bu ülkede de hüküm sürüyordu. Gelenek, Türkiye’nin de tıpkı Çin gibi yarı-sömürge, yarı feodal bir ülke olduğunu ileri sürüyordu. O halde devrim stratejilerinin de aynı olması normaldi.