Zeynel Demirçivi (Z.D:)  (1958) ©2017 Onur Vakfı
Görüşen Kişi: Yücel DEMİRER ( Y.D: )

Z.D: “Ovacık işte 1978’in başları bu amcaoğlu geldi oturuyoruz dedik bizim bir tüzük hazırlamamız lazım, Elazığ’da Hamal Derneği kuracağız fakat bir şey bilmiyoruz tüzük nedir ne değildir, ben de yani hayatımda eskiden de öyleydi, bende yok yok yani zor var ama imkansız diye bir şey yok. Dedik ya illaki bir bilen vardır bu memleket gök kubbenin altında madem böyle bir şey yapılmış vardır illaki Ovacık burası öyle sıradan bir yer değil. Neyse hükümette olan amcamıza gittik ya dedik emmi böyle böyle bize bir tüzük lazım biz dernek kuracağız, işin gücün mü yok işte gideceksin böyle olacak şöyle olacak dedi ama yine de tamam dedi git dedi İsmail sana yardım eder o da galiba bize bir kooperatif tüzüğü mü verdi ona benzer bir şey. Hatırladığım kadarıyla, eğer hafızam beni yanıltmıyorsa biz onun şeyinden yararlandık hani üyelik hakları, disiplin ya da sen şu, şu haklara sahipsin ama şunları şunları da yapman gerekiyor o diğerleri de zaten şey, biz tüzüğü hazırladık gittik ama o arada şöyle bir şey peydahlandı. Amcaoğluyla yani benim bir lise grubum var, 30-40 kişilik hele 15 kişilik bir grup var ki böyle fişek gibi çocuklar, ya dedik ki bir tiyatro yapalım, iyi olur dedi bu Haşmet Zeybek’in Irgat adlı eserini biz aldık.

Ben liseden arkadaşlara görev verdim. ‘Komünist Fahri’ rolünü de kendim almışım TÖB-DER binasında bir cumartesi hafta sonu prova yapıyoruz. Biz oyunu partinin yardımıyla hazırladık, sömestr tatilinde Nazimiye, Tunceli’nin merkezi, Pülümür’de oynadık diğer yerlerde de oynayacağız fakat kar kış olduğu için Pülümür’de 3 gün mahsur kaldık, gidemedik yani tamamlayamadık fakat biz Haşmet Zeybek’in bu Irgat adlı eserini 78’in kışında.

Görüşmeden Dernekleşme Öyküleri ile ilgili bölüm:

Ovacık burası öyle sıradan bir yer değil.

Y.D: Bir faaliyet yapalım diye mi yoksa aklınızda…

Z.D: “İşte aklımda, dedim ya hamal derneği kuralım derken, tüzüğünü yapalım derken böyle bir şey aklımıza geldi şimdi bunu öyle güzel de yapmışız ki şeyi hatırlarım şimdi o zaman TÖB-DER’de yer tutmuşuz biz orada çalışıyoruz bu televizyonlar cumartesi günleri saat 13.00’da açılırdı, İstiklal Marşı ile bilmem ne, bir gün yine orada çalışacağız televizyon açıldı hocalar da İstiklal Marşı çalınıyor ya, bizim taraftar ha ama işte o kadar taraftar, İstiklal Marşı çalınıyor dedi ki ‘Arkadaşlar ya televizyonu kapatalım ya da ayağa kalkalım’ gülmüştük Biz o Haşmet Zeybek’in oyunu Ovacıkta da koyduk fakat o diğer kazalara giderken tabi bunu önceden partili arkadaşlar ayarlıyor okul salonu, sinema salonu yani tıka basa dolu gidiyoruz ve oyunu oynadıktan sonra da Garip Şahin de Emekçi’de devrimci marşları söylüyor böyle kombine bir propaganda, eğitim, kültür…”

Y.D: Peki sahne düzenleme vb. şeyler yapıyor musunuz?

Z.D: “Tabi tiyatro oynuyoruz kıyafetlerimiz var o Haşmet Zeybek’in kadın kıyafeti var, hacellisi var, Yani tiyatromuz böyle çok modern bir şey yapmışız şimdi o kış oldu, yazın kendi köyümde ortaokul açılmış fakat ortaokulun ana binası yok bir köy binasında ortaokul dersi veriliyor benim demin sözünü ettiğim özellikle Hasan Ayata hocanın da çok büyük katkısı ve yardımıyla biz oraya bir ortaokul yapalım dedik, ortaokul yapalım dedik ama ortaokul nasıl yapılacak bu öyle kulübe değil bir şey değil okul yani resmen okul binası yapacağız köyün bir yeri var, muhtara dedik, ‘yer var mı?’ Var, şurada yer var, e nasıl yapacağız dedik kardeşim biz bir ortaokul yaptırma derneği kurmamız lazım bunun için, biz Yeşilyazı’da, Zeranik’te benim köyümde Ortaokul Yaptırma Derneği kurduk, para lazım, köylüler o kadar güvenmiş ve inanmış ki bizim mesela Zeranik’in en büyük üretimi fasulye üretimidir, Ovacık’ın fasulye üretimidir.

Halen daha bizim burada başkanın Ovacık belediyesinin fasulyelerini satarız, her köyden her evden bir teneke fasulye topladık yani bizim o köydeki yerel arkadaşlarımla başında da ben olmak kaydıyla. O teneke dediğin işte o tenekeler 17-18 kilo alıyor, onları biz aldık mı bunu da daha derli toplu yapmak için aynı zamanda Fasulye Üreticiler Kooperatifi kurmuşuz köyde. Yine böyle dolu dolu gece gündüz çalışıyoruz bunlar böyle anlatılıyor ama inanın bugün dönüp baktığımda da ya biz bu işleri nasıl yaptık.. yani buna enerji nasıl yetti yani gün nasıl yetti…  Ama mesela o binanın projesini mimara çizdirdik, o zaman temel şimdiki gibi kepçelerle kazılmıyordu, kazma ile kürekle ilk kazmayı vuran benim, bizim köyün bir dedesi var o devrimci fikirler yaygınlaştığında dedeler yalnız kaldı inanın adam bana gönderdi Zeynel’e söyleyin ben gelip temele kazma vurmak istiyorum izin versin ona da izin verdim biz temelleri kazdık, su basmalarına kadar şey yaptık, okulu, buradan hemen bir atlayayım 81 yılında yakalandım.”

Geleneğin Belleği Ana Sayfa